Anadolu As Medya Haber Ajans Tic.Ltd.Şti (Tek Haber Ajansı) Yönetim Kurulu Başkanı - Genel Müdürü Yazar Abdurrahim Solmaz, Erzincan Valisi ile Kübra Öğretmen arasında geçen diyalog ve sonrasını geniş bir yazıyla haberolsun.com sitesinde; Erzincan’da Vefa, Kardeşlik ve Eğitim adlı yazıyla gündemine aldı. İşte o makale...

"Erzincan’da Vefa, Kardeşlik ve Eğitim

Hayat, bazen en beklenmedik anda bize dersler verir. Bir sokak köşesinde, bir tebessümde ya da gözyaşında, insana dair en güzel hakikatleri görürüz. Erzincan’da yaşanan o an, işte tam da böyle bir dersti. Bir öğretmenin gözyaşı, bir valinin gönül kapısını araladı; devletin şefkatli eli, bir evladın geleceğine umut, bir babanın hastalığına moral oldu.

Kübra Öğretmen’in Sessiz Çığlığı

Erzincan’ın mütevazı sokaklarında, yorgun adımlarla ilerleyen bir öğretmen… Yüreğinde taşıdığı yük, gözlerinden taşan yaşla birleştiğinde bir çığlığa dönüştü. Kübra Aydın, belki günlerce düşünüp cesaret toplamıştı. Belki sabaha kadar dua etmişti. Çünkü derdi kendi derdi değil, öğrencisinin hayaliydi.

Tesadüfen karşılaştığı Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu’ya, belki bin yıllık bir yükün ağırlığıyla yaklaştı. Dudaklarından şu cümle döküldü:

“Sayın Valim… Bir öğrencim var. İstanbul Hukuk’u kazandı. Ama babası üç aydır yoğun bakımda… Ona burs lazım.”

Bu sözleri söylerken gözyaşlarına hâkim olamadı. Çünkü o sadece bir burs istemiyordu. O, bir evladın geleceğini, bir babanın duasını, bir ailenin umudunu anlatıyordu.

Vali Aydoğdu, dikkatle dinledi. O an kalabalıklar, resmi programlar, protokoller bir kenara bırakıldı. İnsanlığın özü, vicdanın sesi galip geldi. Vali, öğrencinin numarasını istedi. Hemen aradı. Ona yurt da burs da ayarlanacağını söyledi. Ve ekledi: “Akşam babanı ziyarete geleceğim.”

O an Erzincan’ın göğünde yeni bir ışık yandı.

Vali Aydoğdu’nun Yürekten Satırları

Yaşanan bu hadise, sadece orada kalmadı. Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, yüreğinden dökülen cümleleri sosyal medya hesabından paylaştı.

“Erzincan’da vefa, kardeşlik ve eğitimin aynı cümlede buluşması; insanın içini ısıtan bir hakikat… Bu inceliğiyle bize vesile olan Öğretmenimiz Kübra Aydın’a bütün hissiyatımla teşekkür ediyorum. Hayat dediğimiz; dertle devayı, hastalıkla şifayı, hüzünle sevinci birlikte taşıyor. Yeter ki biz birbirimizin yükünü hafifletelim, birbirimizin yüreğine dokunalım. Dualarımızda şifa, gönlümüzde muhabbet, yolumuzda umut var…”

Bu satırlar, sadece Erzincanlıların değil, tüm Türkiye’nin yüreğine dokundu. Çünkü bu cümlelerde samimiyet vardı. Bu cümlelerde devletin halkıyla kurduğu gönül köprüsü vardı. Bu cümlelerde adalet, vefa ve kardeşlik vardı.

Ali Yerlikaya’nın Samimi Tebriği

Bu manzaraya sessiz kalmayan bir isim daha vardı: İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya. Vali Aydoğdu’nun paylaşımını gördü ve yüreğinden gelen şu sözleri yazdı:

“Kıymetli Kübra Öğretmenim… Öğrencimizin geleceği için gösterdiğin çabadan dolayı sana gönülden teşekkür ederim. Ve Sayın Valim… Devletimizin şefkatli elini bir kez daha yüreklerde hissettirdiniz. Tebrik ederim. Sevgili öğrencimizin babasına acil şifalar diliyorum. Eğitim hayatı başarılarla dolu geçer inşallah.”

Bu cümleler, aslında devletin en üst makamlarından gelen bir teşekkür değil sadece. Bu cümleler, öğretmenin gözyaşına karşılık bir dua, bir babanın hastalığına moral, bir evladın yoluna ışık oldu.

Devletin Gücü, Milletin Duası

Erzincan’da yaşanan bu tablo, bize bir hakikati yeniden hatırlattı: Devletin gücü, tankıyla tüfeğiyle değil; mazlumun gözyaşını silmesinde, yetimin başını okşamasında, bir öğrencinin elinden tutmasında saklıdır.

Bir öğretmenin gözyaşından doğan bu hikâye, aslında hepimize ibret oldu. Biz birbirimize sahip çıktıkça, yaralarımız sarılır. Biz birbirimizin yükünü hafiflettikçe, yollarımız aydınlanır. Bir vali, bir bakan ve bir öğretmenin kalbi aynı duyguda birleştiğinde, orada sadece bir yardım değil; koskoca bir milletin yeniden kenetlenmesi ortaya çıkar.

Türkiye’nin Gençlerine Dair Umut

Bu olay, sadece bir öğrenciye sahip çıkmak değildi. Bu olay, Türkiye’nin gençlerine dair bir umut mesajıydı. Çünkü gençlik, bu ülkenin yarınıdır. Hukuk fakültesinde okuyacak o öğrenci, yarının adalet kürsüsünde belki bir hâkim olacak, belki bir savcı, belki bir avukat… Ve onun adalet terazisini doğru tutması, bu milletin geleceğini şekillendirecek.

Gençlerimize sahip çıkmak; sadece bir burs vermek, bir yurt ayarlamak değildir. Onlara güven vermek, onlara inandığımızı göstermek, “senin arkanda devletin var” diyebilmektir. İşte bu olay, bütün gençlere verilmiş en büyük moral mesajıdır.

Türkiye’nin geleceği, böyle sahiplenilen gençlerle inşa edilecektir. Bir öğretmenin gayreti, bir valinin vicdanı, bir bakanın duası birleştiğinde, gençliğimizin önü açılacak, ufku genişleyecek, yarınlarımız daha aydınlık olacaktır.

Hz. Ömer’in Adaletinden Bugüne

Hz. Ömer döneminde valiler, halkın içine karışır, onların sofrasına oturur, dertleriyle dertlenirdi. Gece sokaklarda dolaşır, aç kalan kimse var mı diye bakardı. Halkın gözyaşı, onun yüreğinin sızısı olurdu.

Bugün Erzincan’da yaşanan bu tablo, bize o büyük adalet günlerini hatırlattı. Çünkü gerçek vali, makamının ihtişamıyla değil; halkının gönlüyle ölçülür. Gerçek yönetici, odasına kapılarını kapatan değil; halkına kapılarını açan, derdine koşandır.

Hayat dediğimiz; acılarla sevinçlerin, gözyaşlarıyla tebessümlerin iç içe geçtiği bir yolculuk… Bu yolculukta bazen bir öğretmenin çabası, bazen bir valinin vicdanı, bazen de bir bakanın duası bize yol gösterir.

Erzincan’da yaşanan bu olay, hepimizin yüreğine dokundu. Çünkü orada sadece bir öğrenciye burs verilmedi. Orada aslında bir toplumun yarınlarına umut ekildi. Orada devletin şefkati, milletin duasıyla buluştu.

Bugün gönül rahatlığıyla diyebiliriz ki: Türkiye’nin kalbi Erzincan’da yeniden çarptı. Vefa, kardeşlik ve eğitim aynı cümlede buluştu. Bizler de bu buluşmadan gurur duyuyoruz.

Ya Rabbi, gönüllerimize merhamet, yüreklerimize sabır, yollarımıza umut ver. Hastalarımıza şifa, gençlerimize başarı, milletimize birlik ve beraberlik ihsan eyle. Devletimizi güçlü, yöneticilerimizi adil, geleceğimizi aydınlık eyle.

Âmin".

Muhabir: Haber Merkezi - SK