Korkmaz, Gazze'de yaşananların yalnızca bir dış politika meselesi değil, milletin vicdanıyla yüzleştiği bir kırılma anı olduğunu belirtti.
Başkan Korkmaz açıklamasında:
“Siyasetçilerin de, milletimizin de hissesine utanç düştü. Artık konuşmak, sadece konuşmak, bizim için bir sığınak değil; bir yüzleşme olmalı. Ne diyeceğiz Rabbimize? Ne anlatacağız katledilen çocuklara? ‘Sizin için konuşma yaptık’ mı diyeceğiz? İnsanlık onuru adına bu cümleler yetersiz, bu tepkiler eksiktir.”
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını “insanlık suçu” olarak niteleyen Korkmaz, Türkiye’de bazı çevrelerin ticaretin ve siyasetin dilini insani reflekslerin önüne koyduğunu da sert sözlerle eleştirdi:

"MİLLETİN YÜZÜNÜ YERE DÜŞÜRMEYİN"
“Ticaret ayrı, kablo ayrı, zulüm ayrı diyerek konuşulmaz. Vicdanı soğutmaya, haysiyeti hafifletmeye kimsenin hakkı yoktur. Zaten yeterince zayıf düştük, bari susarak utancımızı yaşayalım. Açıklama yapmayın, hiç olmazsa milletin yüzünü yere düşürmeyin.”
Ahmet Korkmaz, Türk milletinin tarih boyunca zulme uğrayan halkların yanında durduğunu, ancak bugünkü suskunluğun bu mirasa zarar verdiğini ifade etti:
“Bizim milletimiz, yüzyıllar boyunca mazlumların başına kavuşan ilk el, zulmün karşısında duran ilk irade olmuştur. Bugün ise gözümüzün önünde çocuklar katledilirken, biz acziyetimizin sessizliğine sığınıyoruz. Bu sessizlik, bizim payımıza düşen utançtır.”
Açıklamasında insani yardımların kıymetli olduğunu ancak yeterli olmadığını vurgulayan Korkmaz, şu ifadelerle çağrısını tamamladı:
“Su göndermek, yemek göndermek, yaralıya bakmak kıymetlidir. Ama bu, bizim Müslümanlığımıza yetmez. Türklüğümüze de yetmez. Gazze’de bir yerde zulüm varsa, biz oraya yetemiyorsak, bu bizim vazifemizi yapmadığımız anlamına gelir.”
Muhabir: Mehmet Yaşar Çiçek