İliç Gençlik Merkezi bir tren yolculuğunda öğrencilere "1923 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin öncelikli hedeflerinden biri de ülkeyi demir ağlarla örmektir. O dönemin imkanlarıyla Sivas-Erzincan-Erzurum arasında uzanan hat zorlu dağları delerek ilerlemiştir. Yol üzerinden bulunan sayısız tüneller o günlerde insan eliyle, kazma kürekle açıldı. Ve bu tünellerin her biri o tüneli inşa eden mühendislerin adıyla anıldı" diye anlatıyor zorluklarla açılan bu tren yolunu. İliç Gençlik Merkezi'nin o videosunu izleyince bu acıklı hayat hikayesini sizlerle paylaşalım istedik.
Sivas-Erzurum hattı 1933 yılında ihaleye çıkarılmıştır. İhaleyi almak isteyen yabancı şirketler projenin şimdiki karayoluna paralel olarak Suşehri üzerinden geçmesini önermiş, fakat Mustafa Kemal Atatürk, Divriği’den geçirilmesini tercih etmiştir. İhaleyi Nuri ve Abdurrahman Demirağ kardeşlerin kurduğu bir Türk firmasının alması ise o günkü hükümetin, yerli müteahhitleri teşvik etmesi ile olmuştur
İnşaata 1933 yılında Sivas’tan başlanmış, sonradan sözleşmeye Malatya-Çetinkaya hattı eklenmiştir. Başlangıçta Malatya-Çetinkaya hattının 1938 yılında, Sivas-Erzurum hattının ise 1940 yılında tamamlanması öngörülmüştür. Fakat sözleşme sonrasında hatların demiryolu ağları içindeki konumu ve önemi göz önünde bulundurularak inşaata hız verilmiş ve Malatya hattı öngörülen tarihten 19 ay, Sivas-Erzurum hattı ise 15 ay önce bitirilmiştir.
Sivas-Erzurum hattının, özellikle ortalarına rastlayan 100 kilometrelik bölümünün yapımı arazi koşulları nedeniyle zorlukla tamamlanmıştır. Bu zorluklar, 1939 yılında Erzurum İstasyonunun işletmeye açılması sırasında hazırlanan kitapçıkta şu şekilde anlatılmıştır: "Bugün lokomotifler ile uzun trenlerimizin kolaylıkla geçmekte oldukları bazı yerlerden bundan birkaç sene evvel bir ameleyi geçirebilmek için aylarca çalışıp bir iz açmak icap etmişti. Atma boğazı gibi iki tarafı şakuli denebilecek derecede dik yamaçlarla ihata edilmiş dar boğazlardan ilk geçen insanlar muhakkak istikşaf heyetlerimizdi..."
İklim koşulları ve malzeme taşınması ile ilgili olarak karşılaşılan güçlükleri bugünden bakarak tahmin etmek bile olanaksızdır. Demirağ kardeşler, hattı GüllübağIlıç, Darlak- Çaltı, Göcentaşı-Çürek gibi kesimlere ayırarak farklı taşeronlara ihale etmiş, işin öngörülen sürede bitmesi için özen göstermiş ve bunda da başarılı olmuştur. Bu başarıyı göstererek çok zor koşullarda tünelleri bitiren taşeronların isimleri tünellere verilmiştir; Ali Bey Tüneli, Haşim Bey Tüneli, Osman Bey Tüneli gibi.
Yahya Bey Tünelinin öyküsü ise hayli ilginçtir. Yahya Bey tüneli zeminin uygun olmaması nedeniyle zamanında tamamlanamamış ve Atatürk’e tüneli tamamlayacağına dair kişisel söz vermiş olan Yahya Bey, bu sözü tutamamış olmaktan dolayı gururu incinerek intihar etmiştir. Yahya Bey, ismi ile adlandırılan tünelin hemen önünde defnedilmiştir. Bütün bu zorlukların işlerin hızlandırılmasını ciddi biçimde engellemesine karşın, hattın Erzurum’a başlangıçta öngörülenden çok daha kısa sürede ulaşması sağlanmıştır. 690 kilometre uzunluğunda ve üzerinde 30 kilometreye varan tüneller bulunan Sivas- Erzurum hattının, neredeyse yalnız kazma kürekle ve alabildiğine zor koşullarda, dört yıl gibi bir sürede bitirilmesi her türlü takdirin ötesinde bir olay olmuştur. İsmet İnönü’nün söylediği gibi, Şimendifer zaferi Türk işçisinin, Türk mühendisinin, Türk sermayesinin zaferidir. Sivas-Erzurum hattı gerçekten de, bir ulusun birlikteliğinin ve bu birliktelik bilinciyle tüm zorlukları aşma inancının göstergesidir.