Erzincan’ın Üzümlü ilçesinde açılan "Özel Gereksinimli Bireylere Yaklaşım Kursu" kapsamında çay ocağında anlamlı bir etkinlik gerçekleştirildi. Amaç, özel bireylerin sosyal hayatta daha görünür ve güçlü bireyler haline gelmesini sağlamak.

Erzincan’ın Üzümlü ilçesinde Halk Eğitim Merkezi bünyesinde açılan “Özel Gereksinimli Bireylere Yaklaşım” kursu kapsamında anlamlı bir etkinlik gerçekleştirildi. Sınıf bu kez bir çay ocağıydı. Amaç ise net: Özel bireylerin sosyal yaşamda daha aktif ve bağımsız bireyler olabilmesi.

Erzincan’da özel eğitim konusunda dikkat çeken bir farkındalık çalışmasına imza atıldı. Üzümlü Halk Eğitim Merkezi’nde özel gereksinimli bireylere yönelik açılan eğitim kursu kapsamında düzenlenen sosyal etkinliklerden biri, sıradan bir mekânı eğitimin merkezine dönüştürdü. İlçedeki bir çay ocağında gerçekleştirilen etkinlikte, özel bireylerin toplumla nasıl daha sağlıklı ve güçlü bir şekilde bütünleşebileceği anlatıldı.

Etkinliği yürüten özel eğitim öğretmeni Mustafa Bayrak, çay ocağını sembolik bir sınıfa çevirerek çok önemli bir mesaj verdi:

“Özel gereksinimli bireyler toplumun her yerinde karşımıza çıkabilir. Evde, apartmanda, sokakta, çarşıda, pazarda… Onlara nasıl yaklaştığımız, aslında ne kadar medeni bir toplum olduğumuzun göstergesidir. Bu kursla bireylerin sosyal hayatta daha çok yer almasını, devletin sosyal yardım kurumlarına olan bağımlılıklarını azaltmayı hedefliyoruz.”

Her Yer Bir Okul, Her Birey Bir Öğretmen

Bayrak, kaynaştırma eğitiminin yalnızca sınıf ortamında değil, sosyal hayatın içerisinde de aktif olarak yürütülmesi gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Okullarda akademik eğitim veriliyor ama hayatın içerisindeki eğitim eksik kalıyor. Bir bireyin meslek sahibi olabilmesi için kuaför salonlarında, tamirhanelerde, atölyelerde bulunması gerekiyor. Bizler onlara sahip çıkarsak, doğru yönlendirmelerle, özel gereksinimli bireyler de kendi ayakları üzerinde durabilir.”

Bir Çay Ocağında Değişen Hayatlar

Bu özel etkinlik, Üzümlü ilçesinde bulunan Yaren Çayevinde yapıldı. Çay ocağının sahibi Ali Balcı, sadece bir esnaf değil, aynı zamanda bir gönül insanı olduğunu gösterdi. Çayevinin kapılarını özel çocuklara açarak bir sosyal sorumluluğun da öncüsü oldu.

Balcı, duygusal bir örnekle yaşananları şöyle anlattı:

“Mustafa hocayı 11 yıldır tanırım. Musa isminde özel bir çocuğumuz var, her gün Yalnızbağ’dan 10 kilometre yol yürüyerek sadece burada sohbet edebilmek için geliyor. ‘Niye buraya geliyorsun?’ dediğimde, ‘Hocam orada konuşacak, arkadaşlık edecek kimsem yok. Burada siz varsınız,’ diyor. Bu bile bu kursun ve sosyal etkinliklerin ne kadar hayati olduğunu gösteriyor.”

Ali Balcı, çay ocağının bir öğretim alanına dönüşmesinden memnuniyet duyduğunu belirterek, “İş yerlerimiz de birer okul olabilir. Biz öğretmen gibi davranırsak, bu çocuklar da hizmet verebilir, para kazanabilir, hayata tutunabilir,” diye konuştu.

Toplumla Kaynaşma, Bağımsız Yaşamın Anahtarı

Kursun en önemli hedeflerinden biri de özel gereksinimli bireylerin toplumla olan bağlarını güçlendirmek. Mustafa Bayrak, bu konuda çarpıcı ifadeler kullandı:

“Toplum olarak görevimizi yaparsak, özel gereksinimli bireyler çok daha rahat hareket edebilir. Her birey potansiyel bir engelli adayıdır. Yarın ne olacağını bilemeyiz. Bu nedenle ‘özel birey’ deyince sadece zihinsel engelliyi değil, yaşamın farklı evrelerinde karşımıza çıkabilecek her durumu düşünmeliyiz.”

Hedef: Sosyal Yardımlara Değil, Mesleğe Dayalı Bir Gelecek

Kaynaştırma eğitimiyle özel çocukların sadece akademik değil, mesleki olarak da desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Bayrak:

“Bu bireyler sadece devlet yardımıyla yaşamak zorunda kalmasın. Bir çay ocağında çay servisi yapabilsin, bir terzide kumaş kesebilsin, bir tamirhanede tornavida tutabilsin. Asıl eğitim budur,” diyerek, sistemsel dönüşüm çağrısında bulundu.

Son Söz: SINIFLAR DÖRT DUVARLA SINIRLI DEĞİLDİR

Erzincan’da başlatılan bu anlamlı proje, özel gereksinimli bireylerin eğitimden daha fazla faydalanmasını sağlarken, toplumun tüm bireylerine de empati ve sorumluluk dersi veriyor. Bu çay ocağı sadece çay değil, umut da demliyor.

Kaynak: Adem Toprakoğlu