Tercan’da hüküm süren güçlü bir kadın bey olan Mama Hatun, kendi adına bir türbe yaptırmaya karar verir. İnşaatı üstlenen mimar, her gün çalışmaları denetlemeye gelen Hatun’a zamanla gönlünü kaptırır. Kalbindeki duyguları gizleyemez hâle geldiğinde, türbe tamamlandığında onunla evlenmek istediğini cesaretle dile getirir.

Mama Hatun ise bir bey kızı olması ve toplumun bakışları nedeniyle bu isteğe olumsuz yanıt verir. Ancak umudu da bütünüyle söndürmez. Mimarın sevgisini sınamak istercesine ona kırk yumurta gönderir ve hepsini yemesini ister.

Mimar, büyük bir gayretle bu zor isteği yerine getirir. Bunun üzerine Hatun onu huzuruna çağırır ve şu sözlerle gerçeği dile getirir:

“Bu yumurtalar gibi, insanların da özünde birbirinden pek farkı yoktur. Ama aramızda aşılamaz engeller var. Bu yüzden gönlünü başka yerde aramalısın.”

Bu kesin reddin ardından büyük bir hayal kırıklığına uğrayan mimar, elindeki külüngü göğe fırlatır ve başına düşmesine izin vererek yaşamına son verir.

Bugün Tercan’daki Mama Hatun Türbesi, yalnızca taş işçiliği ve mimarisiyle değil; aynı zamanda bu hüzünlü efsanenin izleriyle de hatırlanır.

Kaynak: Erzincan valilik