Erzurum'un bu hareketi ile bölge kalkınacak
Erzincan’ın yanı başındaki ilde şehrin önde gelenleri bir araya gelerek, artık şehrin gelişmesi ve değişime ayak uydurmak için kendi kararlarını verdi.
Erzurum’da 30 Nisan 2024 tarihi itibariyle faaliyete geçen, İçinde iş adamların, eğitimcilerin, emekli bürokratların, siyasetçilerin, STK temsilcilerinin, gazetecilerin, akademisyenlerin ve gençlerin olduğu yaklaşık üç yüz kişiden oluşan Erzurum Düşünce Hareketi on kişiden oluşan yönetim kurulu ve altmış kişiden oluşan çalışma grubu, siyasetten ticarete, sosyal hayattan şehrin kalkınmasına, her alanda düşünce üretmek, siyasetin önünü açmak, şehre ve bölgeye dair projeler ortaya koymak amacıyla oluşturulan “Erzurum Düşünce Hareketi” icraatlarına başladı.
Erzurum Düşünce Hareketi (EDH) “Dumlubaba Suyu”, “Erzurum ve Bölgesinin Ulaşım Problemleri” gündemlerinden sonra “Erzurum ve Bölgenin Hayvancılık Problemleri ve Çözüm Önerileri” konulu çalıştay yaptı.
EDH Yönetim kurulu Üyesi, iş adamı Sıddık Takar’ın başkanlığında yapılan dört çalıştaya sektör temsilcileri, akademisyenler ve çiftçiler katıldı. EDH tarafından yapılan açıklamada “Hayvancılık” konusunun, il ve bölge bazında değil Türkiye’nin tüm bölgelerinin entegre olacağı, tüm bileşenlerini kapsayan büyük bir tarım politikasıyla ele alınması gerektiği vurgulandı.
İŞTE ÇALIŞTAYIN RAPORU
Çalıştay raporunda Erzurum ve bölgesindeki hayvancılık problemleri genel itibariyle şöyle sıralandı: “Köylü-çiftçi kavramlarının iç içe olması, girdi maliyetlerinin yüksek olması, ahırların küçük ve bakımsız olması, ziraat liselerinin henüz yaygınlaşmaması, çoban sıkıntısı, hayvanların bakım ve beslenmesinin yetersizliği, çiftçilerin yaş ortalamasının yüksekliği, yem fabrikası ve kesimhane eksikliği, TMO silolarının yetersizliği, film ve dizilerde tarım ve hayvancılığın işlenmemesi ve özendirilmemesi, yem bitkilerinin (şeker pancarı, arpa, buğday, mısır, ay çiçeği, kenevir) desteğin yetersiz olması, çayır ve meraların besleyici değerlere sahip olmaması, aile tipi işletmelerin azlığı, hayvancılıkta kullanılan teknolojinin eski olması, et ve süt ürünlerinde markalaşma ve pazar sıkıntısı, denge ve denetlemenin yetersizliği, damızlık hayvan yapılanmasının ve tohumlamanın yetersizliği, banka kredilerinin bölgemizde limitinin düşük olması, hayvancılığın müstakil meslek değil de ikinci iş olarak görülmesi, devletin tarımsal üretiminin tamamına (et, süt, bitki) destek olmaması, nüfus hareketliliği, işlenmeyen ve parçalanmış arazi varlığı, çiftçinin kendi yemini üretmekten uzak olması, Erzurum’daki “Et ve Süt Kurumu”nun süt ürünlerinde geri olması, ortak üretim ve pazarlamanın gelişmemesi, et ve süt entegre tesislerinin yetersizliği, ziraat fakültelerini başarı sıralaması düşük öğrencilerin seçmesi, gübre üretiminin yetersizliği, temizlik.”
“ERZURUM VE BÖLGENİN HAYVANCILIK PROBLEMLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ”
Problemlerin bilinmesinin kendi çözümlerini doğal olarak ortaya koyacağını belirten EDH raporunda konuya dair en etkin çözümün batıya doğrudan canlı hayvan değil, sadece karkas et gönderilmesi gerektiği vurgulandı. EDH’nin “Erzurum ve Bölgenin Hayvancılık Problemleri ve Çözüm Önerileri” raporunu açıklayan EDH Yönetim kurulu Üyesi Sıddık Takar “karkas et/dökme et” konusunun birçok meselenin çözümünü de beraberinde getireceğini, dolayısıyla bu çözüme odaklanmaları gerektiğini söyleyerek şunları söyledi: “Mera, yayla ve arazi varlığıyla Erzurum’un da içinde bulunduğu hayvancılık bölgesi adeta Batı’daki nüfusumuzu besliyor. Hal böyleyken doğudaki çiftçi bu sektörden pek para kazanamıyor ve bu durum hayvancılığa olan ilgiyi bölgemizde azaltıyor. Bu bölgedeki besiciler, girdi maliyetlerinin yüksekliği dolayısıyla hayvanı bir iki yaşına gelince Batı’dan gelen hayvan tüccarlarına malını satıyor. Zahmeti çeken doğulu kazancı yüksek olan batılı tüccar oluyor. Buradaki hayvanların ciğerleri rakım yüksekliğinden dolayı gelişmiş oluyor ve bu, hayvanın besi süresini uzatıyor. Bu bölgeden batıya giden hayvan yüzde 60 randıman verirken batıda beslenen hayvan yüzde 50 randımanı geçemiyor.
Bu bölgenin her alanda gelişmesi için Giresun-Sivas ve Hatay hattından doğuya doğru olan bölgeden sadece karkas et çıkmalıdır batıya ve bölgede hayvan ürünlerinin işleneceği endüstri kurulmalıdır. Bölgemizden canlı hayvan çıkmayınca, batıdaki büyük sermaye sahipleri yatırımlarını doğuya yapmak zorunda kalacak. Böylelikle bu bölgede hayvancılığa dayalı sanayi doğmuş olacak. Et ve süt ürünleri işleme ve entegre tesisleri bu bölgeye kurulacak, olanların sayısı artacak. Bölgemiz sucuk, salam, pastırma, kavurma gibi et ürünlerinde; süt, yoğurt, peynir, yağ vb süt ürünlerinde birçok marka üretmiş olacak. Et ve süt ürünlerinin endüstrileşmesi bir milli güvenlik meselesi haline gelen bölgeden göçü keseceği gibi geri göçü de başlatacak. İşsizlik azalacak, istihdam artacak, ülkenin dört bir yanına jelatinin, yem sanayinin ve birçok sektörün ham maddesi bizim bölgeden gitmiş olacak, sakatat işletmeleri ve hayvancılığa dayalı tematik organize sanayiler kurulacak, tem fabrikalarının sayısı artacak, biyo-santraller kurulacak ve üretilen enerji sayesinde girdi maliyetleri düşecek, deri ve deriye dayalı tekstil fabrikaları kurulacak. Bu teklifimizin devlet ve hükümet politikası olması için ciddi bir lobi çalışmasına ihtiyacımız var. Üniversiteler, ticaret odaları, ticaret borsaları, kooperatifler, siyasi erk, yerel yönetimler gibi tüm paydaşların ortak akıl ve ortaya konacak fikirle Tarım ve Orman Bakanlığı’na bu teklifimizi sunması gerekir.” İHA