EY HUZUR NEREDESİN?
Evet, yükümüz ağır yolumuz uzun,
Eyüp sabrımız yok,
Derin kuyulardan çıkacak Yusuf yürekli de değiliz.
Elimizden tutan gerçek dostlarımız olmazsa meçhullerde kaybolma olasılığımız çok yüksek.
Peki, olaya bir de şu pencereden baksak nasıl olur?
“Bütün bunlar neden benim başıma geliyor?” yerine,
“Bana burada ne anlatılmak isteniyor?”
“Ben buradan nasıl bir ders çıkarabilirim?” sorularını sorsak kendimize,
Bulacağımız cevaplar doğrultusunda hareket etmemiz sanırım daha sağlıklı sonuçlara götürecektir.
Bana kalırsa biraz derviş yürekli olmalı insan!
Hani, dervişe sormuşlar;
Huzuru nasıl buldunuz?
“Rızkımı kimsenin yemeyeceğini anladım sakinleştim,
Allah’ın her daim beni gördüğünü anladım hayâ ettim,
İşimi kimsenin yapmayacağını anladım işe koyuldum,
Yarın ölecekmiş gibi ona hazırlandım,
İyilikleri çoğalttım, kötülükleri azalttım.”
“Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur” demiyor muydu Koca Yunus.
Derdi veren dermanı da veriyor elbet.
“Şüphesiz her zorlukla beraber bir kolaylık da var!” (İnşirâh-6)
Unutmayalım ki imtihan dünyasındayız ve bir şekilde sınanıyoruz.
İmtihanın en büyüğüne muhatap olanlar, mükâfatın da en büyüğüne mazhar olanlardır.
Başta peygamberler olmak üzere nice güzel insanlar bu dünyada neredeyse gün yüzü görmemiş.
Ne var ki onları sıradan insan olmaktan çıkaran da bu durum karşısında gösterdikleri sabır ve mücadele olmuştur.
Birileri “kahrolsun, yine mi?” derken, onlar “kahrın da hoş lütfun da hoş” edasıyla ötelerden gelen mesajı almışlardır.
Onların gözünde bu dünya, doymak için değil, tatmak için gelinmiş geçici bir adrestir.
Yine anlamışlardır ki burası, insanoğlunun sahip olmak için değil, şahit olmak için gönderildiği fani dünyadır.
Eksiklik ve kusurlarla dolu olan bu âlem, hatasız ve kusursuz Baki olana ait mükemmel bir âleme telmihtir.
Çileli ve dikenli bu dünya tarlası, meşakkatsiz ve dikensiz gül bahçelerinin habercisidir.
Ebedi yolculuğa çıkmış faniler için bu dünya, her gelenin bakıp geçtiği bir penceredir.
Sinema diliyle söylersek; dünya hayatı, sonsuz güzellikte harika bir film mesabesinde olan cennet yurdu yanında, oradan kısa sahneler sunan ve izleyicilere kısa bilgiler veren fragman gibidir.
Nitekim o film sahnelerini izleyenler, kendilerine kusursuz ikramlarda bulunulduğunda; “Bunlar bize daha önce tattırılmıştı” diyecekler. (Bakara-25)
Huzurun kaynağı, bu güzel filmi izlemek isteyenlere bedelini de sunuyor; İman ve güzel işler çıkarmak.
Bu güzel film kaçırılmaz değil mi? Tekrarı yok çünkü!