HUKUKUN İKİ KAYNAĞI: VAHİY VE AKIL
“ Aklın vahyini inkâr edenler de, aklı tek başına kaynak sayanlar da yolda kalır; çünkü yol, iki vahyin aile oluşunda saklıdır. Tek kanatlı kuş uçmaz; tek kanatlı hukuk da hüküm vermez. Nasıl ki evliliği dağılan bir yuvadan çocuk doğmazsa, akılsız vahiyden de vahiyden kopuk akıldan da adalet doğmaz. Bugün çözüm değil fesat üretenler, akılcılık ve nakilcilik bataklığında çırpınıp durur. Hakikat ise iki vahyi kavga ettirenlerin gözünde değil; onları aynı evde buluşturabilenlerin gönlünde parlar. Çünkü adalet, ancak vahyin sabit ışığı ile aklın diri nefesinin evliliğinden doğan berrak bir medeniyet suyudur.”
1. Nas ve Aklın Gerilimi: Hakikati Kim Taşıyacak?
Nas ile akıl arasındaki gerilim, fıkhın teknik bir tartışması değil; insanın hakikati hangi kapıdan duyacağına dair kadim bir arayıştır. Nas gökten inen yön, akıl yeryüzünde yürüyen ayaktır; yönsüz adım savrulur, adımı olmayan yön havada kalır. Kur’ân’ın “أَفَلَا تَعْقِلُونَ – Hâlâ akletmez misiniz?” (Bakara 2/44) hitabı, vahyi akıldan ayırmanın bizzat vahye aykırı olduğunu haykırır. Vahiy ışığı indirir, akıl o ışığın anlamını açar. Nassı akıldan koparmak vahyi göğe hapseder; aklı nastan koparmak aklı karanlığa iter. Hakikat, çatışmada değil, iki kaynağın birleştiği çizgide doğar. Vahiy olmadan akıl kör, akıl olmadan vahiy dilsizdir.
2. Vahiy ve İçtihad: Duran Metin Değil, Yürüyen Hayat
Vahiy durağan bir metin değildir; hayatın damarlarına sızan, toplumu dirilten ilahî bir nefestir. Kur’ân gökte kalmak için değil; kalpleri, şehirleri ve hukuk düzenlerini diriltmek için inmiştir. İçtihad, vahyin bu diriltici nefesini zamanın ve mekânın içine taşıyan köprüdür. İçtihad donarsa metin donar; metin donarsa hukuk ölür; hukuk ölürse toplum çöker. Muaz b. Cebel’in “أَجْتَهِدُ رَأْيِي – Reyimle içtihad ederim” (Ebû Dâvûd, Akdiye 11) sözü, vahyin hayata yürüyüşünün berrak bir delilidir. Hz. Ömer’in kıtlık yılında haddi kaldırması, lafzı değil maksadı önceleyen adalet sezgisidir. Çünkü vahiy çapa değildir, pusuladır; çapa gemiyi durdurur, pusula gemiyi yürütür.
3. İçtihat Cesareti: Korkak Akıl Hakikat Doğurmaz
İçtihat, vahye sadakat ile akla haysiyetin birleştiği kavşakta doğar. Korkak akıl içtihad edemez; cesareti olmayan zihin hakikati büyütemez. Fakihlerin büyüklüğü rivayette değil, dirayetteydi; metni tekrarlamada değil, metni diriltmede ortaya çıkardı. Ebû Hanîfe’nin istihsanı, adalet sezgisinin kıyasın sertliğini aşmasıdır. Kıyas, istihsan, istislâh… hepsi vahyin akılla kurduğu hukuki dilin nefesleridir. İçtihadı kaybeden toplum metni dondurur; donmuş metin adalet üretmez. Hukuk akarsa adalet olur; durursa heykelleşir. Heykelleşen hukuk insanı kırar; akan hukuk insanı onarır.
4. Kör Taassup: Vahyin Gölgesinde Aklın Karanlığı
Taassup aklı daraltır, vahyi dilsizleştirir. Kör taassup düşünmeyi günah, sorgulamayı fitne, akletmeyi tehlike ilan eder. Oysa Kur’ân “أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ – Kur’ân üzerinde düşünmüyorlar mı?” (Nisâ 4/82) buyurur. Taassup berrak suyu çamura çeviren tortudur; su çamura dönerse adalet toprağa ulaşamaz. Susturulan akıl önce imanı sonra hukuku çürütür. Taassup, vahyin nuruna perde, aklın yoluna düğümdür. Aklı prangaya vurulan toplum özgürlüğünü, hukuk düzeni nefesini kaybeder.
5. H₂O Dengesi: Aklı Çekersen Körlük, Vahyi Çekersen Çöl Kalır
Su H₂O’dur; iki hidrojen ve bir oksijen eksilirse su ya buhar olur ya çamur. Hukuk da iki vahiy (Kur’ân = özel vahiy; Akıl = genel vahiy) ve toplumsal bağlam olmadan ya buharlaşır ya donar. Kur’ân’ın “يُرِيدُ اللَّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ – Allah size kolaylık ister” (Bakara 2/185) buyruğu vahyin akışını; “الصُّلْحُ خَيْرٌ – Sulh hayırlıdır” (Nisâ 4/128) hükmü hukukun merhametini gösterir. Aklı çekersen körlük başlar; vahyi çekersen çöl büyür. Su berraksa hayat olur; hukuk berraksa adalet bulunur. Bu berraklık iki vahyin dengesinde saklıdır.
6. Örf ve Akıl: Toplumun Nabzı, Hukukun Nefesi
Örf toplumun hafızası, akıl toplumun bilincidir. Hafızası silinen toplum geçmişini kaybeder; bilinci kararan toplum yönünü. Örfü yok sayan hukuk halktan, aklı yok sayan hukuk zamandan kopar. Serahsî’nin “المعروف كالمشروط – Örf akitte şart gibidir” sözü hayatın hukuktaki ağırlığını anlatır. Örf hükmün toprağıdır; akıl o toprağa düşen yağmur. Topraksız yağmur hüküm doğurmaz; yağmursuz toprak adalet vermez. Bu iki damar atmadıkça hukuk nefes alamaz.
7. Rey ve Sorumluluk: Yaşayan Hukuk Cesur Akılla Kurulur
Rey düşüncenin ete kemiğe büründüğü andır. Rey olmadan içtihad doğmaz; içtihad olmadan hukuk yaşlanır, yaşlanınca çöker. Hanefîlerin istihsanı adalet sezgisinin; Mâlikîlerin istislâhı maslahat duygusunun; Şâfiîlerin kıyası mantık örgüsünün eseridir. Bunların hepsi cesur aklın vahiy ile kurduğu bağın meyvesidir. Rey ölürse zaman donar; zaman donarsa adalet çürür; adalet çürürse toplum çözülür. Rey yoksa hukuk nefessizdir; rey varsa hukuk hayattır.
8. Şekilci Kıyas: Ruhsuz Metot Hukuku Öldürür
Kıyas bir zamanlar fıkhın hayat kapısıydı; fakat ruhundan kopunca şekle hapsedildi. Ruhsuz kıyas tekrar eder; tekrar eden hukuk geleceği kuramaz. Bağlamdan kopmuş kıyas kupkuru bir formüldür. Formül metni yaşatır ama hukuku öldürür. Ruh ise hukuku yaşatır, toplumu diriltir. Hukuk yalnız geçmişi taşımaz; geleceğe kapı açar. Kapı açmayan hukuk duvar olur; duvar insanı hapseder.
9. Hukuk Bir Yol Değil, Bir Yürüyüştür
Hukuk durağan değil; yürüyen, genişleyen, nefes alan bir yolculuktur. Vahiy bu yürüyüşe yön verir; akıl bu yürüyüşü mümkün kılar. “وَأَمْرُهُمْ شُورَى بَيْنَهُمْ – Onların işleri aralarında şûra iledir” (Şûrâ 42/38) buyruğu, hukukun kolektif akılla besleneceğini gösterir. Hukuku tek bir kaynağa hapsetmek yürüyene zincir vurmaktır. Yürümeyen hukuk çöker; yürüyen hukuk medeniyet kurar.
10. Nasların Büyüklüğü Aklın Sorumluluğu Kadardır
Nas gökten iner; ancak onu yeryüzünde taşıyacak olan aklın genişliğidir. Aklı daralan nası taşıyamaz; nası kaybeden akıl yönünü bulamaz. Şâtıbî’nin “مقاصد الشريعة أساس الفهم – Makasıd anlamanın temelidir” (el-Muvâفakât) sözü, aklın nassın ruhunu kavrama zorunluluğunu gösterir. Yorum kapıları kapanırsa Kur’ân uzaklaşır; akıl vahyin önüne geçirilirse hakikat kaybolur. Nas aklı büyütür; akıl nası hayata taşır. Bu iki nefes birleştiğinde hukuk su gibi berrak, su gibi diriltici olur.Son Söz: Vahyin hidrojeni ile aklın oksijenini birleştirebilirsek yeniden bir medeniyet suyu akar. Bu su berraktır, dirilticidir, adalet taşır. Hidrojeni çekersek karanlık büyür; oksijeni çekersek çöl genişler. İki kaynak birleştiğinde hakikat yürür, hukuk akar, toplum yükselir.