İslam nedir? Nasıl anlaşılmalıdır?

İslam, din ve şeriat (yasa/hukuk) gibi kavramları doğru anlamak ve doğru anlam yüklemek önemlidir.

AVCI BU DAĞLARI SEN Mİ YARATTIN?

Dünden bugüne, İslam, din ve şeriat /(yasa / hukuk) gibi kavramlara, aynı anlam verenler olduğu gibi ayrı anlam yükleyenler de bulunmaktadır. Bu durum Müslümanlar arasında temelde ayrışmanın odak noktasını oluşturduğu sanılmaktadır. Oysa her bir kavramın kesiştiği noktalar olduğu gibi ayrıldığı noktalar da bulunmaktadır. Bu durum, tıpkı matematikteki kümeler konusundaki, kesişen ve ayrışan noktalar probleminin anlaşılması kadar önemli bir akıl çapını gerekli kılmaktadır.

Bu bağlamda nasları miyop veya hipermetrop okuyanlar, ne yazık ki dün olduğu gibi bugün de bulunmaktadır. Daha da ileri gidilerek nasların kati alanında değilse de nasların zanni alanında kendisinin akıl çapının mutlak doğru olduğunu, Allah ve Peygamber adına hüküm kurmak, Allah ve Peygamber adına konuşmak, adeta Mekke müşriklerinin tutulduğu hastalığa tutulmuş gibidirler.

Öyle ki bazı bilginlerin, nassın zanni alanında, naslardan anladıklarını Allah ve Peygamberin emri gibi İslam’ı yorumlayıp anlatmaları, hata etme ihtimalini hiç dikkate almamaları, âdeta akıl çaplarını kutsamaları ve kutsallaştırmalarına yol açmış olduğu görülmektedir. Keza bu bilginlerin bazısı da şartlandırılma ve koşullandırılma ile imgelenmiş olan beyinlerini devre dışı bırakmaları, başkalarının kafasıyla gezmeleri, bu tür insanların adeta beyinlerine virüs bulaştırmış olduğunu da görmekteyiz.

Günümüzde bu problemin çözümü, bu tür insanların sürümlerinin yükseltilmesinden geçtiği, sağlıklı bir metodolojinin benimsenmesi yanında denetlenebilir uzman bir üst kurulun varlığına hararetle ihtiyaç bulunmakta olduğu anlaşılmaktadır. Ben bu ayetten böyle anlıyorum fakat en doğrusunu Allah ve Resulü bilir diyen büyüklerimizin edebini, ne yazık ki bugün hiç göremiyoruz. Desene ciddi bir metodoloji sorunumuz bulunmaktadır. Alanında uzman olmadığı halde kendini mutlak müçtehit zannediyor ve ağzı olan da her alanda konuşuyor. Bir dedin alanında pratisyen hekim gibi her branşta konuşanları görünce karamsar olmamak elde değildir.

Bu kavramları eş anlamlı yani müteradif görenler olduğu gibi farklı kavram görenlerin sayısı da az değildir. Bu kavramlara yüklenilen anlam farklılığı Müslümanlar arasında ayrılış noktasını ortaya çıkarmaktadır. Bir de zamanla kavramlarda anlam daralması veya anlam genişlemesi olunca iş daha farklı boyutlar kazanmaktadır. Sonuçta bilginler arasında, kavramlar dövüşü ve kavramlar savaşı maddi savaştan daha büyük yaralar açmıştır. Bugün hâlâ bu kavramlar dövüşü ve kavramlar savaşı sürmektedir.

Din kardeşliği nedir? Mülkün sahibi kimdir? Din kardeşliği nedir? Mülkün sahibi kimdir?

Tarihte bu kavramlar için hazırlanan lügat cephanesiyle milletlere bu kavramlarla zorunlu istikamet tayin ettirmişlerdir. İzlenilen sinsi sosyal politikalarla, adeta tren rayındaki makas değişimi gibi milletlerin istikametini iftiraka yol açacak kendi düşünceleri doğrultusunda değiştirmişlerdir.

Sonuçta bu cephanelerle yani lügatlerle bir milletin yolunu ve yöntemini değiştirmiş oldukları anlaşılmaktadır. Bu lügatler ve edebiyatla kavram kargaşasına ve kavram dövüşüne imkân hazırlamışlardır. Her alanda kendini mutlak müçtehit zanneden Müslümanlar da bu kavramlar savaşının askeri durumuna ya bilerek ya da farkında olmadan düşmüşlerdir.

Farklı cephanelerden farklı silahlar aracılığı ile kavramlara yükledikleri anlamlarla gelecek nesillerin savaşına zemin hazırlamışlardır. Bu lügatteki kavramlarla koşullandırılan beyinler ve şartlandırılan zihinler farklı lügatlerin cephaneleriyle kavramlar savaşı son hızla devam etmektedir. Bu kavram savaşları maddi savaşlardan daha büyük ayrılıklara zemin hazırlamıştır. Saygılarımla. Prof. Dr. Hadi Sağlam