Erzincanlılar yalnızca İstanbul piyasasına değil, Türkiye’nin dört bir yanına balık dağıtımını da organize ediyor. Karadeniz’in ve Marmara’nın balıkları onların ellerinden geçerek sofralara ulaşıyor. Gürpınar Balık Hali’ndeki oturmuş sistem, Erzincanlıların iş disiplini ve ticari zekâsıyla harmanlanarak bir başarı hikâyesine dönüştü.
Sezonun Balıkları: Çinekop ve Sarıkanat
Şu anda İstanbul balık pazarlarında çinekop ve sarıkanat hakimiyeti var. Lüferin daha küçük boyutları olan bu balıklar, sofraların vazgeçilmezi olarak hem İstanbul’da hem Anadolu’da yoğun talep görüyor. Halde ve tezgâhlarda sıkça rastlanan Erzincanlı işletmeciler, bu balıkları uygun fiyatlarla halka ulaştırmak için çaba harcıyor.
Erzincanlıların Denizi Olmadan Deniz Kültürü Yaratması
Erzincanlıların denizle hiçbir doğrudan bağlantısı olmamasına rağmen balık sektöründe böylesine güçlü bir yer edinmesi, girişimcilik ruhunu ve çalışkanlıklarını ortaya koyuyor. Sektördeki liderliklerinin sırrı, dayanışma, dürüstlük ve uzun vadeli düşünme becerileriyle açıklanıyor.
Erzincan’ın, denizden uzaklığına rağmen Türkiye’nin balıkçılık sektöründe en önemli oyuncularından biri haline gelmesi, başarının coğrafi sınırlarla kısıtlanamayacağını kanıtlıyor. Bu hikâye, yalnızca Erzincanlılar için değil, tüm girişimciler için ilham kaynağı niteliğinde.
Erzincanlıların Balıkçılık Serüveni
İstanbul balık piyasasına hâkim olan Erzincanlılar, sektörün bel kemiğini oluşturuyor. Haldeki 125 komisyoncunun yüzde 90’ını Erzincanlılar oluşturuyor. Bu hâkimiyet, 1970’li yıllarda Azapkapı’da bir Erzincanlının hamal olarak balık sektörüne adım atmasıyla başlamış. Bugün, Karaköy, Kumkapı ve Yenikapı’daki balık tezgâhlarında da Erzincanlılar ön planda. Sektör, Erzincan’dan gelen dayanışma ruhuyla büyürken, genç kuşaklar da aile mirasını devralmaya hazırlanıyor.
Erzincanlı balıkçı Halil İbrahim Yıldız, aile geleneğiyle balıkçılık sektöründe yer alıyor. “Balıkçılık bizim kültürümüz oldu. Yıllar içinde bu sektörde yer almayı ve büyümeyi öğrendik. Dayanışma ve dürüstlükle bu sektördeki yerimizi sağlamlaştırdık,” diyor.
Lüfer: Boğazın Kraliçesi
İstanbul’un balık kültüründe lüferin ayrı bir yeri var. Eski İstanbulluların "balık" dediğinde yalnızca lüferi kastettiği anlatılır. Lüferin karakteristik özellikleri, onu diğer balıklardan ayırıyor. Kurnaz ve güçlü yapısıyla oltalardan kaçabilen lüfer, “Boğazın kraliçesi” unvanını hak ediyor. Şu an kilosu iki bin liraya kadar çıkabiliyor, ancak sezon ilerledikçe fiyatların düşmesi bekleniyor.
Erzincanlıların Dayanışma Kültürü
Erzincanlılar arasında sıkı bir dayanışma kültürü var. Balık sektöründe, bir dükkân veya tezgâh satılacaksa öncelikli olarak hemşehriler tercih ediliyor. Bu döngü, Erzincanlıların sektördeki hâkimiyetini daha da pekiştiriyor.
Gürpınar Balık Hali'nden çıkan her balık, Türkiye’nin dört bir yanına Erzincanlıların kontrolünde dağıtılıyor. Erzincan’a en yakın deniz 250 kilometre uzakta olsa da, İstanbul’daki balık pazarlarının kalbi Erzincanlıların ellerinde atıyor.