İsviçre Türk Toplumu Genel Başkanı Suat Şahin, posta16.com sitesindeki yazısında Erzincan'ın altın madenlerini gündeme taşıdı. İşte o yazı...
Öncelikle, Erzincan’daki maden kazasında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Hiçbir maden, hiçbir servet, kaybedilen bir candan daha kıymetli değildir. Ancak bir gerçeği de görmezden gelemeyiz: O toprakların altında yatan altın, sadece Erzincan’ın değil, bütün Türkiye’nin milli servetidir.
Bu nedenle meseleye tek yönlü değil; hem insani hem de milli bir perspektiften bakmak zorundayız. Evet, öncelik insan hayatıdır; ama aynı zamanda ülkemizin kalkınması, üretmesi ve ayakta kalması da o insanlar sayesinde mümkündür. Dolayısıyla yapılması gereken, geçmişteki hatalardan ders alarak, en sıkı güvenlik önlemleriyle, uluslararası standartlara uygun bir şekilde bu madeni yeniden faaliyete geçirmektir.
Kazalar elbette her sektörde olabilir. Önemli olan, kazalardan sonra ne yaptığımız, hangi tedbirleri aldığımız ve nasıl bir sistem kurduğumuzdur. Bugün gelişmiş ülkelerde benzer maden ocakları, en yüksek güvenlik standartlarıyla işletiliyor. Bizim de yapmamız gereken tam olarak budur: Teknolojiyi, bilimi ve tecrübeyi bir araya getirerek, çalışanların can güvenliğini garanti altına alan bir sistem kurmak.
Madeni kapatmak çözüm değildir; bu, bir anlamda teslim olmak demektir. Oysa Erzincan gibi potansiyeli yüksek bir bölgede üretimi tamamen durdurmak, hem bölge ekonomisini hem de ülke ekonomisini olumsuz etkiler. Maden yeniden açılmalı; ama bu kez “kusursuz önlemler” alınarak, örnek bir işletme haline getirilmelidir.
Yetkililer vakit kaybetmeden harekete geçmeli. Çünkü orada sadece altın değil, Türkiye’nin geleceği yatıyor. Bizim görevimiz, hem o geleceği korumak hem de insan hayatını her şeyin üzerinde tutmaktır.
Erzincan’ın da, Türkiye’nin de buna gücü, iradesi ve birikimi fazlasıyla vardır".
Suat Şahin
İsviçre Türk Toplumu Genel Başkanı