Malatyanethaber yazarı Melahat Sengir, gazetedeki Fırat'ın Saklı Mirası: Erzincan Kemaliye'de Zamana Yolculuk köşe yazısında Erzincan'ın Kemaliye ilçesini gündeme taşıdı.. İşte o yazı...

"Bazı coğrafyalar, sadece haritada bir nokta değil, ruhun derinliklerinde yankılanan bir şiirdir. Erzincan'ın Kemaliye'si (Kadim adıyla Eğin), tam da böyle bir yer. Buraya adım attığınız an, modern hayatın hızı yavaşlar, Fırat Nehri’nin binlerce yıllık yontusu olan o görkemli doğanın ritmine ayak uydurmak zorunda kalırsınız. Kemaliye; taş evleri, sarp kanyonları ve içten insanlarıyla, adeta kaybolmuş bir cennetin anahtarını sunar bize.

Melahat Sengir Kemaliye

Karanlık Kanyon’un Heybetli Sessizliği

Kemaliye'nin ruhunu anlamak için önce onun kalbi Karanlık Kanyon’a inmek gerekir. Karasu Nehri'nin Munzur Dağları'nı ikiye ayırdığı bu devasa yarık, kelimenin tam anlamıyla nefes kesicidir. Tekne turlarıyla kanyonun derinliklerine doğru ilerlerken, yer yer 500-600 metreye ulaşan dik yamaçlar arasında, güneş ışığının bile zor süzüldüğü bir dünyaya girersiniz. Kanyonun adı gibi "karanlık" olan bu bölümü, aynı zamanda Fırat'ın efsanesini, gücünü ve sükûnetini fısıldar. Burada sadece suyun sesi vardır; bu ses, Anadolu’nun en vahşi, en ilkel ve en güzel senfonisidir. Bu heybetli atmosfer, insanın ne kadar küçük olduğunu hatırlatırken, doğanın büyüklüğü karşısında derin bir saygı uyandırır.

Apçağa Köyü ve Samimiyetin Başkenti

Kanyonun baş döndürücü ihtişamından sonra, Kemaliye’nin o dingin, içten yüzü sizi kucaklar. Tarihi dokusuyla koruma altına alınmış Apçağa Köyü, adeta zamandan bağımsız bir tablo gibidir. Taş ve ahşabın uyumuyla inşa edilmiş evler, daracık sokaklara gölge düşürürken, her köşe başında bir hikâye fısıldanır.

Melahat Sengir Kemaliye1

Köyün kalbi ise elbette meydandaki kır kahvesi. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte buraya kurulan sofra, sadece bir kahvaltıdan çok daha fazlasını vaat eder. Apçağa'nın organik ürünleriyle, yöresel peynirlerle, taze tereyağı ve mis kokulu ekmekle donatılmış bu eşsiz sofra, lezzetin doruk noktasıdır. Ancak asıl lezzeti veren, masanıza eşlik eden manzaradır; nehrin sesi ve o saf, temiz dağ havasıdır.

Melahat Sengir Kemaliye2

Bir Şiirin İzinde ve Muammer Abi'nin Sohbetinde

Bu meydanın atmosferini eşsiz kılan, esnafın ve yerlilerin o tükenmez samimiyetidir. Burada tanışacağınız herkes, sanki yıllardır tanıdığınız bir dost gibidir. İşte bu samimi ruhun vücut bulmuş hali ise Muammer Abi. Meydanın değişmez siması, hoş sohbetli ve güler yüzlü bir Kemaliye beyefendisi. Yanına oturduğunuz an, size sadece çay ikram etmez; köyün geçmişinden, fıkralarından, Fırat’ın nehrinden ve elbette yaşanmışlıklarından dem vurur. Muammer Abi’nin sıcak ve içten sohbeti, Kemaliye’nin ruhunu anlamanın en kestirme yoludur. O, bir rehberden çok, bu toprağın ruhunu taşıyan bir bilgedir.

Melahat Sengir Kemaliye3

Kemaliye’nin bu uzaklığı, aslında onun en büyük çekiciliğidir. Tıpkı büyük şair Ahmet Kutsi Tecer’in o ölümsüz dizelerinde dediği gibi:

Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür...

Bu şiir, Kemaliye'ye uzaktan bir özlem duyarken bile, oranın ne kadar ait olduğumuz bir yurt parçası olduğunu anlatır. Kemaliye; Karanlık Kanyon’un heybetiyle, Apçağa’nın huzuruyla, kır kahvesinin lezzetiyle ve Muammer Abi gibi içten insanlarıyla sadece bir destinasyon değil, ruhunuzu dinlendireceğiniz, köklerinizi hatırlayacağınız bir 'sıla' çağrısıdır. Bu uzak cennetten ayrılırken yanınızda sadece fotoğraf kareleri değil, kalbinize kazınmış, unutulmaz bir samimiyet hikayesi götüreceğinize emin olabilirsiniz.

Sizce de böylesi derin bir coğrafyanın, ruhumuzda bıraktığı iz, modern dünyanın koşturmacasına paha biçilmez bir mola değil mi?

Kaynak: Malatya Net Haber

Muhabir: Haber Merkezi - SK