Paradan Para mı, Üretimden Adalet mi?

İktisat sadece rakam değil, anlam meselesidir. Parayı kim tanımlıyorsa, adaleti de o kurar. Peki “faizsiz” dediğimiz sistem gerçekten alternatif mi, yoksa aynı oyunun yeni adı mı?

Abone Ol

İktisat Sadece Rakam Değil, Anlam Meselesidir. Gençler…!
Konvansiyonel bankalar ile katılım bankalarının fon toplama ve fon dağıtma biçimleri, günümüz iktisadının en çok tartışılan konularındandır. Bu yazıda iki sistemin işleyişini, fon toplama yöntemlerini ve yatırım araçlarını objektif biçimde değerlendirmek istiyorum. Asıl mesele, bir sistemin diğerinden daha kârlı olması değil; hangisinin daha adaletli ve üretken olduğudur. Çünkü iktisat yalnızca rakam işi değil; ahlak, denge ve adalet işidir. Ekonomideki asıl kırılma noktası şudur: Paradan para kazanmak mı doğrudur, yoksa üretimden para kazanmak mı?
Faizsiz Finans Gerçekten Alternatif mi, Yoksa Aynı Sistemin Yeni İsmi mi?
Ülkemizin kültürel yapısı, faiz kavramına duyarlı bir karakter taşır. Bu sebeple katılım bankaları, faize hassas fon sahipleri için bir alternatif hâline gelmiştir. Katılım finans sistemi, fon toplarken parayı değil, mal ve hizmeti merkeze alır. Bu sistem, murâbaha, müşâreke, mudârebe, leasing, sukuk ve tekâfül gibi araçlara dayanır. Ancak uygulamada işlemlerin büyük bölümü hâlâ murâbaha ile yürümektedir; yani faiz yerine “kâr oranı” denilmekte, ama mekanizma çoğu kez değişmemektedir. Dolayısıyla sormak gerekir: “Faizsiz finans gerçekten bir alternatif midir, yoksa aynı sistemin yeni etiketi midir?”
Mal ve Para Tanımlarındaki Bulanıklık, Sadece Ekonomiyi Değil, Vicdanı da Etkiliyor
Sorunun kalbi, tanım farkında atıyor. Konvansiyonel sistem parayı mal olarak görür; faiz bu durumda kazançtır. Katılım sistemi ise parayı değişim aracı kabul eder; üretim yapmadıkça gelir doğurmaz. Bu fark, sadece iktisadî değil, ahlâkî bir farktır. Para üretimden koparsa, kazanç da adaletten kopar. Hz. Musa’nın asası iman eden için mucize, inanmayan için sihir olmuştu. Aynı hakikat, iki farklı tanımla iki ayrı dünyaya dönüşmüştü. Bugün ekonomide yaşadığımız budur: Gerçeği değiştiremeyenler, tanımı değiştiriyor.
Kârın Değil, Kardeşliğin Paylaşıldığı Bir Sistem Mümkün mü?
Katılım finans sistemi, kâr-zarar ortaklığı temeline dayanır; ama asıl hedef, kârın değil, kardeşliğin paylaşılmasıdır. Bu idealin gerçekleşmesi üç şartla mümkündür: Tanımsal berraklık: Para ve mal kavramları fıkhî ilkelere uygun tanımlanmalı. Kurumsal samimiyet: Katılım bankaları yalnız satış değil, ortaklık temelli projelere yönelmeli. Eğitim ve bilinç: Faizsiz finans, teknik değil, ahlâkî bir bilinç meselesidir. Ekonomi o zaman sadece büyümez; insanı da büyütür.

Sonuç: Parayı Kim Tanımlıyorsa, Adaleti de O Kurar
Bugün konvansiyonel ve katılım bankaları arasındaki fark, bir faiz tartışmasından çok, bir tanım mücadelesidir. Bir taraf “para da maldır” der ve faizi meşru görür. Diğer taraf “para araçtır” der ve üretimi esas alır. Tanımı kim yaparsa, düzeni de o kurar. Eğer “efrâdını câmi, ağyârını mâni” bir para ve mal tanımı yapılamazsa, bu tartışma sürecektir. Ve unutmayalım: Tanımı olmayan ekonomi, adaleti olmayan bir dünyadır. Konvansiyonel ya da katılım fark etmez…Eğer tanımlar yanlışsa, adalet terazisi hep eğri kalır. Unutmayın gençler: İktisat, rakamla değil; vicdanla ölçülür.