Gündem

Türkiye'ye ciddi uyarı: 2030'da çöl olabilir!

Türkiye, 2030 yılına kadar çölleşme ve su fakiri ülke olma riskiyle karşı karşıya. Türkiye'de tarım üretimi ve kırsal nüfus da yer değiştirmek zorunda kalabilir

Abone Ol

Avrupa’nın önde gelen araştırma yayın organlarından The European Correspondent’in çok sayıda kaynaktan derlediği uluslararası verilere göre, Türkiye nüfusunun yüzde 88’inin yaşadığı bölgeler 2030 yılına kadar çölleşme riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Başta Birleşmiş Milletler'in (BM) “2023-2025 Dünya Kuraklık Noktaları” raporu olmak üzere farklı kaynaklardan derlenen verilere göre Türkiye'de baraj ve göl doluluk oranları yüzde 42'ye kadar düştü. Baraj doluluk oranları ise İstanbul'da yüzde 20, Ankara'da yüzde 10, İzmir'de ise yüzde 5 seviyelerine geriledi. Raporlarda önerilen 3 maddelik acil önlem planı devreye sokulmazsa çölleşme riskinin yanı sıra tarım üretimi ve nüfus da yer değiştirmek zorunda kalacak. İşte HaberGlobal'de vahim tabloyu gözler önüne seren o veriler:

ÜÇ KENT KURUYOR

Küresel verilere göre Türkiye’deki ana baraj ve göl havzalarında doluluk oranı yaklaşık yüzde 42’ye indi. Bu değer, tarihsel norm olan yüzde 60-70 aralığının kritik seviyede altında. İstanbul’daki su rezervleri Eylül ayının ortalarında kapasitesinin yalnızca yüzde 26’sındayken; Ankara’da bu oran yüzde 15 olarak gerçekleşti. Ankara'daki su rezervinin ise yalnızca yüzde 5'lik kısmı kullanıma uygun durumda. İzmir’deki durum ise daha ağır. Kent yalnızca yüzde 5 doluluk oranıyla ciddi bir besin ve içme suyu riskiyle karşı karşıya. Bursa’daki Nilüfer Barajı da yaklaşık yüzde 3 seviyesinde ölçüldü.

TARIM CAN ÇEKİŞİYOR

Türkiye'de tarım sektörü için su kullanımının kritik boyutta olduğu da raporlarda vurgulanıyor. Türkiye’de tarım sulamasının yaklaşık yüzde 80’i göl ve baraj kaynaklarından besleniyor. Türkiye'de 2023 yılından bu yana kuraklığın süreklilik arz ettiğini vurgulayan raporlara göre bazı bölgelerde yağış yüzde 55'e kadar düşmüş durumda. Verilere göre Konya Havzası’nda yeraltı su seviyesi her yıl yaklaşık 2 metre azaldı ve binin üzerinde obruk oluşumu kaydedildi. Bu durum, hem tarım üretimini hem de kırsal nüfusu “yerinden etme riski” taşıyor.

BÜYÜK ÇEVRESEL TAHRİBAT

Ülkede yüzey alanı hızla daralan su kütlelerinden biri de Tuz Gölü. Son 40 yılda havzanın su kaynaklarının yarısından fazlasını kaybettiği ve bölgedeki flamingo ölümlerinin ekolojik tahribatı gözler önüne serdiği belirtiliyor. Türkiye genelinde Büyük Menderes gibi havzalarda su seviyelerinin ciddi oranda düşmesi nedeniyle de köylerin terk edilmesi riski belirmiş durumda.

SU FAKİRLİĞİNE DOĞRU

Birleşmiş Milletler raporuna göre Türkiye’nin kişi başına kullanılabilir tatlı su miktarı yaklaşık 1.350 metreküp düzeyinde; 2030’da ise bu rakamın 1000 metreküpe düşmesi bekleniyor. Bu da Türkiye'nin “su fakiri ülkeler” sınıfına gireceğini gösteriyor. Azalan içme ve sulama kaynakları ayrıca gıda güvenliği, enerji üretimi ve Avrupa-Türkiye tedarik zinciri üzerinde de doğrudan bir etki yaratıyor. Rapora göre doğal tahribat dolayısıyla artan kırsal göç ve yer değiştirme eğilimi, Avrupa’nın insani kriz yüklerini daha da artırabilir.

ÜÇ ACİL ÖNLEM

Uzmanlar, Türkiye'de su kısıtlaması, kaçak kuyulara sınırlama ve verimli sulama sistemlerinin teşviki gibi acil önlemlerin alınması gerektiğinin altını çiziyorlar. Raporlara göre uzun vadede ise arazi kullanım reformu, yeniden ağaçlandırma ve bütünleşik planlama modellerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde Türkiye'nin 2030 yılında büyük bir çölleşme riskiyle karşı karşıya kalacağı ifade ediliyor.