Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı ve sanatçı Prof. Dr. Mehmet Kavukçu, toplumsal konulara sanatsal dokunuşlar sunmaya devam ediyor.
Daha önce şiddet, terör, ölüm, iklim, doğa, mültecilik ve pandemi gibi güncel meseleleri performanslarına konu eden Kavukçu, bu kez Türklerin Belçika’ya göçünün 60. yılı anısına özel bir performans gerçekleştirdi.
Performans, iki aşamalı bir süreçte hayata geçirildi. İlk bölümü Erzurum’da, ikinci bölümü ise Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleştirilen çalışmada sanatçı, göç kavramını duygusal ve simgesel imgelerle sanatseverlerle buluşturdu. Performansın merkezinde yer alan “yatak” ise bu uzun göç yolculuğunun en temel metaforu olarak izleyicilere sunuldu.
Erzurum’dan Brüksel’e Uzanan Göçün Sanatsal Temsili
Performansın Erzurum ayağında, sanatçının sırtladığı tek kişilik metal yatak, karayolu ve demiryolu boyunca taşındı. Bu eylem, 1964 yılında Türk işçilerin Belçika’ya göçüyle başlayan uzun ve zorlu yaşam mücadelesine gönderme niteliği taşıyor. Kavukçu, yatağı zaman zaman taşıyarak, zaman zaman sürükleyerek göçün fiziksel ve ruhsal yükünü izleyiciye hissettirdi.
Brüksel’deki performansta ise temin edilen farklı bir yatak, tren istasyonu meydanından performans alanına taşındı. Yatağa yerleştirilen döşek, yorgan ve yastık ile sanatçı, geçmişle bugün arasında bir köprü kurarak, izleyicileri göçün anlamı üzerine düşünmeye davet etti.
Simgeler, Renkler ve Anlamlar
Performansta yer alan objeler ve semboller dikkatle seçildi. Sarı işçi yağmurluğu, Granny Smith elması, ay-yıldız ve Belçika bayrağı renkleriyle boyanmış yastık gibi öğeler, göç eden insanların hem ana vatanlarına duydukları özlemi hem de yeni yurtlarına gösterdikleri saygı ve sevgiyi yansıttı. Elma simgesi, Belçikalı sürrealist sanatçı René Magritte’e gönderme yaparak, yerel kültürle sanatsal bağlar kurdu.
Sanatçı, performans sırasında fırça ve boyalarla yatağa, yastığa ve çarşafa çeşitli semboller, tarih ve ifadeler çizdi. Kimi zaman sevdiklerinin isimlerini yazdı, kimi zaman renklerle duygularını ifade etti. Sanatçının kendi bedenine de boya ile müdahale ettiği performans, bedensel emeğin ve ruhsal izlerin birleşimini güçlü bir şekilde ortaya koydu.
Sanat Yoluyla Toplumsal Bellek
Prof. Kavukçu’nun bu performansı, yalnızca görsel bir deneyim sunmakla kalmıyor, aynı zamanda izleyicilere duygusal ve tarihsel bir yolculuk yaşatıyor. Göçün sadece bir mekânsal hareket değil, aynı zamanda yeni bir kimlik, bellek ve yaşam biçimi edinme süreci olduğunu vurguluyor.
Sanatçı, performansın gerçekleşmesinde destek sunan Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent’e, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’na ve proje yürütücüsü Furkan Onur Kavukcu’ya teşekkür etti.