Erzincan’ın sözlü kültürünü taşıyan masallar, yıllardır halk arasında anlatılmaya devam etse de, bu anlatıların içerdiği sembolik yapılar ilk kez bu kadar kapsamlı bir çalışmayla çözümlendi. Ruhi Kara ve İshak Şahin tarafından hazırlanan akademik makale, Erzincan masallarındaki mitolojik unsurları yalnızca türsel özellikleriyle değil, sembolik anlamları ve toplumsal yansımalarıyla da derinlemesine inceliyor.
Araştırmada, masalların bölgenin kültürel yapısından bağımsız düşünülemeyeceği vurgulanıyor. Ejderha, dev, peri, cin, melek ve cadı gibi figürlerin her biri, toplum belleğinde belirli duyguları, korkuları, umutları ve değerleri temsil ediyor. Makalede yer alan değerlendirmelere göre ejderhalar çoğu zaman kötülüğün mutlak formu ya da kahramanın cesaretini kanıtlaması gereken en büyük engel olarak yorumlanıyor. Devler, gücün kontrol edilemeyen yönünü simgelerken; periler ve cinler doğaüstü dünyanın hem tehlikeli hem de destekleyici yanlarını temsil ediyor.
Çalışmada üzerinde durulan önemli bir başka nokta da, Erzincan masallarının “yerelleşmiş mitoloji” özelliği taşıması. Yani kökleri Orta Asya mitolojisine dayanan birçok unsur, Erzincan’ın coğrafyası, halk deneyimi ve yerel inanışlarıyla birleşerek kendine özgü bir forma bürünüyor. Örneğin, bazı masallarda dağlar, dereler ve köyler doğrudan mitolojik unsurların mekânsal parçası haline geliyor. Bu durum, Erzincan masallarının yalnızca anlatı değil, aynı zamanda kültürel kimlik taşıyıcısı olduğunun göstergesi.
Kara ve Şahin’in makalesi, bu sembolik dünyayı akademik yöntemlerle anlamaya çalışarak yerel kültürün bilimsel kayda geçirilmesini sağlıyor. Araştırmacılar, Erzincan masallarının gelecek nesillere aktarılmasının kültürel sürdürülebilirlik açısından kritik önemde olduğunu vurguluyor.
Kaynak: https://dergipark.org.tr/tr/pub/tfa/issue/93494/1733660





