Hayatımızda sıkça duyduğumuz ‘Allah’ın hakkı üçtür’ sözü, sadece bir deyim değil; derin anlamlar taşıyan kültürel ve dini bir gerçekliğe işaret ediyor. Peki, neden üç? Neden bir ya da beş değil de üç kez öperiz ekmeği ve Kur’an’ı? Neden dualar üç kere edilir, dilekler üç adımda gerçekleşir?
Üç sayısı, İslam inancında kutsal kabul edilen birçok pratiğin temelini oluşturuyor. Abdest uzuvlarının üç kez yıkanması, tespihte 33’erli üç bölüm, duaların üç kez tekrar edilmesi... Hepsi, üç sayısının dini boyutunu ortaya koyuyor.
Aynı zamanda üç, evrensel sembollerle de destekleniyor: Giriş–gelişme–sonuç yapısı, zamanın geçmiş–şimdi–gelecek boyutları ve insanın ruh–can–beden bütünlüğü hep üçlü birliği işaret ediyor. Bu yönüyle üç, sadece dinî bir tekrar değil; evrensel bir tamlık ve denge sembolü.
Masallarda bile üç dilek motifinin varlığı, bu sayının hayatın her alanında “tamamlayıcı bir güç” olarak görüldüğünün işareti.
Özetle; üç, hem inancın hem insanın hem de evrenin diliyle ‘tamamlanmışlığın’ sembolü. Ve bu yüzden Allah’ın hakkı üç.