Araştırmada, halk bilimi öğelerinin zaman içerisinde değişime uğrasa da güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüğü vurgulandı.
Kaya’nın çalışmasında, Erzincan’a özgü mahallî kültür unsurlarının Türk milletinin genel kültür dokusuyla büyük paralellik gösterdiği belirtilerek, şehir folkloru ve şehir monografilerinin Türkiye’de hâlâ sınırlı sayıda olması nedeniyle bu tür incelemelerin öneminin giderek arttığı ifade edildi.
Araştırma, Erzincan folklorundaki sözlü ürünlerin — mani, türkü, ağıt, destan ve ninnilerin — hem bölgedeki kültürel yaşamın temel taşı olduğunu hem de ulusal birlik açısından güçlü bir bağlayıcı işlev gördüğünü ortaya koydu. Kaya’ya göre yöre insanı, doğumdan ölüme kadar hayatın her evresinde halk geleneğine dayalı pratikleri yaşatmayı sürdürmektedir.
Çalışmada, Erzincan halk kültürünün çağın getirdiği yeniliklerle sürekli dönüşen dinamik bir yapıya sahip olduğunun altı çizildi. Yeni değerlerin kültüre zenginlik kattığı; buna karşılık bazı geleneksel öğelerin zamanla terk edildiği ya da fonksiyon değişikliğine uğradığı tespit edildi.
Turan Kaya, halk kültürünün yalnızca geçmişin bir mirası olmadığını; toplumun moral değerlerini yükselten, geleceğin kültür ihtiyacına yön veren güçlü bir kaynak olduğuna dikkat çekti. Kaya, halk bilimi çalışmalarının bütüncül bir anlayışla ele alınması gerektiğini, elde edilen verilerin sanatçılar, akademisyenler ve araştırmacılar için önemli bir referans oluşturduğunu dile getirdi.
Kapsamlı saha gözlemlerine göre; şehirlerde modern kültürün daha baskın olduğu, kasaba ve beldelerde geçiş kültürünün görüldüğü, köyler ve yaylalarda ise geleneksel halk kültürünün güçlü bir şekilde yaşatıldığı ortaya kondu.
Araştırmacı Turan Kaya, Erzincan'ın folklorik zenginliğinin hem bölge hem de ülke kültürü açısından büyük bir değer taşıdığını belirterek, halk kültürünün korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için çalışmaların kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.