Erzincan Filistin Dayanışma Platformu 25 Temmuz Cuma günü Dörtyol meydanında akşam saat 19:00’da yüzlerce vatandaş tarafından Filistin’de yaşanan açlık zulüm ve katliamları protesto için destek gösterisi düzenledi.

Erzincan Filistin Dayanışma Platformu adına Alaattin Önel Bir konuşma yaptı:
“Açlık, susuzluk, hastalık ve bombardımanlarla soykırıma uğratılan mazlum Gazze'miz, tüm dünyanın gözleri önünde göz göre göre ölüyor.
Ebu Ubeyde'nin biz ölü Müslümanlara yaptığı son seslenişi, kulaklarımızı çınlatmaya ve vicdanlarımızı kanatmaya devam ediyor. Gazze'mizi sahiplenmek, gündemde tutmak ve unutturmamak adına tüm kardeş ve bacılarımızı, gençlerimizi harekete geçmeye çağırıyoruz.
Gazze’de yaşam mücadelesi ölüm kalım savaşı halini aldı. Açlıkla mücadele eden Gazze’liler, bir çuval un için hayatlarını hiçe sayarak yardım noktalarında canla başla mücadele ediyorlar.
İşgalci İsrail’in saldırıları sonucu yardım noktalarında binden fazla Gazzeli şehit düştü. Herkes Gazze'deki kardeşlerimize yardım etmek için ne yapılması gerektiğini biliyor ancak bedeli pahalı: can ve ardından gelen şeyler, fakat ve amalar,
Birçoğumuz cihada teşvik ve dua ibadeti ile yetinip olan bitenlerden berî olduğunu sanıyoruz. Sadece yaptıklarını öğüt verenler ve sözünü fiili ile doğrulayanlar ise azınlıkta kalıyor. Bugün denklemi değiştirecek gerçek işlerin bedeli şehadettir. Bu bedeli ise ancak dünyanın süsünden yüz çeviren, ahirete rağbet eden ve ölümü basit görenler ödeyebilir.
Allah’ım bizler,
Sen sana îmân eden mü’minleri ve senin sebîlindecihâd edenleri senin yollarına, rızânın yollarına, ümmetin felâhının, düşmanın helâkının, Aksâ’nın fethinin yollarına, izzetli bir kıtâlin ve şerefli bir şehâdetin yoluna ilet.
Ya Rabbi! Bu ümmete, izzet dirilsin diye nefsini kurban eden adamlar bağışla. Zilletin Sessizliği Bu ümet, bir zamanlar izzetin taşıyıcısıydı. Şimdi ise Gazze'de çocuklar ölürken, biz sadece izliyoruz. Söz büyüdü, yürek küçüldü.Tepkiler diplomatik, acılarsa gerçek..
Zillet sadece düşmanın zulmüyle değil, dost görünenlerin suskunluğuyla da büyür Ve bazen en derin yara, hiçbir şey yapmamaktır...
Gazze’de 1 haftadır toplamda üç öğün yememiş yüz binlerce insan var, çocuk var. Katil İsrail, 48 saat daha tır sokmamaya devam ederse, kitlesel ölümler başlayacak!
“Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman”* ayetinin azabına doğru yol alıyor değil miyiz? ...*Tekvir 8

Dünya ve vicdan sahibi herkes, binlerce ton yardım Refah Sınır Kapısı’nın arkasında yığılmış şekilde dururken, Gazze’de insanların açlık, susuzluk ve hastalıktan ölmesini nasıl kabullenebiliyoruz?!
Toklukla imtihan oluyoruz
Nemelâzımcılığın verdiği korkaklıkla bu günlere kadar geldik. Konuşuyor, binlercesini söylüyor, sonra yeniden kendi hayatlarımıza dönüyoruz. Kişisel çıkarlar, bayatlamış sloganlar ve hop kalkıp gerisin geriye yeniden oturmalar. Taş bile yer tutar lâkin biz boşluktan ibaretiz.
Tok karna yazıyor, çay içerken "Gazze" diye story atıyor, akşama ne yesek diye düşündüğümüz için utanıyoruz. Kaç tane utanmak gerekirse o kadar..
Hastalığımız dünya, isteğimiz şehadet
Ne garibiz! Arpa ekip buğday bekliyoruz.
Açlığın ne demek olduğunu ancak iftara kadar müşahade etmiş, onda da doyacağından emin olan biri Gazzedeki fotoğrafı nasıl anlasın. Anlayamamaktan utanıyoruz…
Allahım acizliğimizi itiraf ediyoruz. Ümidimiz, dünya hastalığımız kadar!
Hâlimiz sana ayândır. Sanadır ilticâmız. Kurtar ya Rabb..
Bizler Gazze'de yaşananların soykırım eşiğini de aştığını düşünüyoruz..
Sadece "Filistinlileri yok etmek" değil bence amaç, bunun için özel hukuki bir kelimemiz yok belki ama korkunç bir sadizm var. Aç bıraktığınız insanları yemek sırasına sokup taramak
Uzaktan kumandalı drone ile bisiklet süren çocukları katletmek. Bomba boşa gitmesin diye insanların üzerine atmak.İsrail'in Filistinlileri ortadan kaldırmak isteğinin ötesinde bu katliamı en onursuz, en haysiyetsiz ve karşı tarafı en insansızlaştırarak yapma eğilimi var. İnsanları bir alana tıkadılar ve keyif almak için öldürme aşamasına geçtiler. Bunun daha sakin bir açıklaması yok.
Bunlar olurken oturduğumuz yerde izliyoruz. Bizi de dolaylı yoldan öldürüyorlar, böyle bir şey yaşanırken hiçbir şey yapamamak bizim insanlık sıfatımızı elimizden alıyor!
Ne için varız ki? Ne için yaşıyoruz ki? Böyle bir şeyi durduramıyorsak, tek bir şey yapamıyorsak ne bu hayat?!
Rasyonel sebepler, büyük amaçlar, büyük resimler elimizi kolumuzu bağlıyor; diplomasi dışında çözüm olmadığını bize haykırıyor; ama yavaş yavaş belki de farkında olmadan İsrail'in kapısını açtığı o cehennemin bir parçasına dönüşüyoruz. İnsanlığa dair en kadim kurallar ayaklar altına alınırken sessizliğimizle izliyoruz, döktüğümüz gözyaşları o ateşi söndürmeyecek.
Yetmez! Daha fazlası gerek....
"Somut adımlar içermeden yapılan açıklamalar, kınamalar, İsrail'e hesap sorulmadan suçlarına devam etmesi için yeşil ışık yakmak anlamına gelir."
Tekrarlıyoruz: İsrail ancak tam bir ambargo ile durdurulur!
Siyonist sermayeyi ülkemizde istemiyoruz. Erzincan’ımızda örneği olduğu gibi vakıf mallarının üzerinde Siyonist firmaları görmek istemiyoruz. Kürecik ve İncirlik başta olmak üzere, İsrail’e kalkan olan yabancı üsler derhal kapatılmalıdır. Petrol ve kimyevi madde sevkiyatları durdurulmalıdır! Bugün bile Dilovası’ndan kalkan gemiler Hayfa’ya gidiyor. SOCAR gibi işgalcilerle anlaşma yapan şirketlerin sömürgeci politikalarına son verilmelidir.
“Yemen’i bombalayan, Gazze halkını tehcir etme planları yapan ABD’nin siyasi ve askeri misyonlarını ülkemizde istemiyoruz.
Terörist israille tüm diplomatik ilişkileri kesin ve Çifte vatandaş olup israile savaşmaya gidenleri tutuklayın ve meclise sunulan bu kanunu geçirin. İslam ülkelerinden oluşan bir barış gücü hazırlayıp Gazze’ye gönderin. Selam olsun Gazze’nin, Filistin’in boyun eğmeyen iradesine, yiğit evlatlarına. Selam olsun Küresel İntifada çağrısını yükselten dünya halklarına”
Muhabir: Mehmet Yaşar Çiçek