Erzincan’ın yüksek dağ köylerinde yaşayan birçok insanın 100 yaşına kadar sağlıklı bir şekilde yaşadığını biliyor muydunuz? Bu uzun ve zinde yaşamın sırrı, ne pahalı ilaçlarda ne de modern yöntemlerde… Yanı başımızdaki doğada, özellikle de Erzincan dağlarında  saklı!

Seyyar satıcı İsa Kurt, 33 yıllık tecrübesiyle Erzincan’ın dağlarında yetişen ışgın (yayla muzu) ve çiriş otu gibi şifalı bitkilerin önemini anlatıyor. Halk arasında yıllardır kullanılan bu bitkiler, artık bilim dünyasının da dikkatini çekiyor. Atlanta Üniversitesi’nin araştırmaları, özellikle ışgının kanserle mücadelede umut verici etkiler taşıdığını ortaya koydu.

“Yayla muzu şekere, kolesterole, mideye çok iyi gelir. Ama püsküllerini atmayın. O püsküllerde kanserin bütün türlerine iyi gelen maddeler var,” diyen Kurt, Almanya’dan gelen hastaların bile bu şifayı aradığını söylüyor.

Yalnızca ışgın değil, çiriş otu da adeta bir bağırsak doktoru. Yoğurtla karıştırılarak tüketildiğinde sindirimi düzenliyor, kabızlığı gideriyor ve özellikle yatalak hastalara büyük rahatlık sağlıyor. Kadınlarda süt artırıcı etkisiyle de bilinen bu bitki, Mart ortasında çıkmaya başlıyor.

Doğanın ritmiyle şifa buluyorlar

Işgın  hasadı genellikle Nisan başında başlayıp Haziran sonuna kadar sürüyor. Kurt, bu dönem boyunca düzenli olarak ışgın ve çiriş otu tüketenlerin vücutlarında belirgin bir iyileşme gözlemlendiğini belirtiyor:

“Mart’tan Haziran’a kadar bu bitkileri düzenli tüketen köylüler 100 yaşına kadar yaşıyor. Bunlar bizim dağların mucizesi.”

Erzincan’ın sadece manzarası değil, şifası da insanı büyülüyor. Modern tıbbın ötesinde, halkın yüzlerce yıldır kullandığı bu bitkilerle doğanın kucağında sağlık bulan Erzincanlılar, adeta “dağların sırrını” yaşıyor.

Muhabir: Adem Toprakoğlu