Osmanlı Devleti, bu büyük sosyal soruna kayıtsız kalmadı ve 1914 yılından itibaren İstanbul başta olmak üzere Anadolu’nun pek çok şehrinde darüleytam (yetimhane) açmaya başladı.

Bu önemli girişimlerden biri de 1918 yılında Erzincan’da hayata geçirilmek istendi. Rus işgali, Ermeni çetelerinin saldırıları ve yıllarca süren savaş sonucunda şehirde yaklaşık 1500 kimsesiz çocuk bulunduğunun tespit edilmesi üzerine, merkezi hükümet Erzincan’da 500 yataklı büyük bir yetimhane kurulmasına karar verdi.

Devlet Kurumları Seferber Oldu: 23 Mayıs 1918 Kararı

Sadrazam Talat Paşa başkanlığında toplanan Heyet-i Vükela, 23 Mayıs 1918’de Erzincan’da büyük bir yetimhane kurulması kararını aldı. Bu yeni kurumda kız ve erkek çocukların bir arada barınacağı, modern eğitim alacağı ve vatana faydalı bireyler haline getirileceği özellikle vurgulanıyordu.

Maarif Nezareti’ne gönderilen yazıda, çocukların yalnızca barınmasının değil, özenli bir eğitim ve terbiyeyle yetiştirilmesinin şart olduğu ifade edildi.

Yer Arayışları ve Binaların Durumu

Yetimhane için uygun bina arayışları hızla başladı. İlk olarak belediyeye ait, kullanılmayan iki bina tespit edildi. Bu binalardan birinin 350 erkek, diğerinin 150 kız çocuğunu barındıracak şekilde düzenlenebileceği düşünülüyordu. Ancak uzun yıllardır kullanılmadıkları için neredeyse harabe halde olan bu yapılar ciddi bir tamirat gerektiriyordu.

Mutasarrıf Eşref Bey, merkeze gönderdiği yazıda işgal ve savaş sırasında Erzincan’daki binaların yaklaşık %60’ının harap olduğunu belirterek onarım masraflarının çok yüksek olacağını bildirdi.

Bu aşamada dikkatler şehirde uzun süredir boş olan Eski Erzincan Askerî İdadisi binasına çevrildi. Savaş öncesi Sivas’a taşındığı için boş kalan bu büyük yapı, hem kapasitesi hem konumu itibarıyla yetimhane için ideal görünüyordu. Ancak Harbiye Nezareti, mektebin yeniden açılacağını belirterek binanın darüleytama tahsisine izin vermedi.

Bu red yanıtı, yetimhane çalışmalarını büyük ölçüde zora soktu.

Yetimhane İçin Ayrılan Bütçe ve Masraf Kalemleri

Erzincan Eytamhane

500 yataklı dev bir yetimhane için yapılması gereken harcama kalemleri dönemin belgelerinde ayrıntılı şekilde yer almaktadır. Buna göre:

  • Erkek binasının tamiratı: 13.400 lira

  • Kız binasının tamiratı: 1.400 lira

  • Binanın tefrişi ve karyola yapımı: 800 lira

  • Yatak-yorgan gibi eşyalar: 2.500 lira

  • Çocukların giyim masrafları: 15.000 lira

  • Mutfak giderleri: 1.000 lira

  • Isınma ve aydınlanma gideri: 3.500 lira

  • Dokuz aylık iaşe bedeli: 50.000 lira

Toplam ihtiyaç duyulan bütçe yaklaşık 84.000 lira olarak hesaplanmıştı ki bu rakam, savaş şartları düşünüldüğünde oldukça yüksek bir meblağdır.

Görevli Personel ve Planlama

Arşivlerde Erzincan’daki darüleytam için görevlendirilecek personelin sayısı net olarak belirtilmemiş olsa da aynı yıllarda Ankara ve Konya’daki eytam mekteplerinin personel sayıları göz önüne alındığında Erzincan’da da yaklaşık 10 öğretmen, 10 memur ve 20–25 hademenin görev yapacağı tahmin edilmektedir.

Çalışanların maaşları doğrudan hazineden ödenecek, diğer tüm masraflar ise seferberlik tahsisatından karşılanacaktı.

Yetimhanenin Açılıp Açılmadığı Belirsiz

Belgelere göre yetimhane için ciddi bir çaba gösterilmiş, bina arayışları sürmüş, bütçeler oluşturulmuş ancak bu girişimin tam olarak hayata geçirilip geçirilmediğine dair kesin bir arşiv kaydı bulunmamaktadır.

Savaşın son döneminde ülke genelinde darüleytamlara ayrılan kaynakların yetersiz kalması nedeniyle birçok yetimhane kapatılmış, çocuklar İstanbul’daki merkez kurumlara gönderilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında Erzincan Darüleytamı’nın da ya hiç tamamlanamadığı ya da kısa süre faaliyette kalabildiği düşünülmektedir.

Sonuç: En Zor Dönemlerde Bile Devletin Şefkat Eli

Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’nın en ağır dönemlerinde bile yetim kalan çocuklara sahip çıkmak için büyük bir çaba göstermiştir. Erzincan’da kurulması planlanan 500 yataklı yetimhane de bu çabanın önemli örneklerinden biridir.

Her ne kadar bürokratik aksaklıklar, maddi zorluklar ve savaş koşulları nedeniyle bu büyük proje tam anlamıyla hayata geçirilememiş olsa da devletin, imkânların en kısıtlı olduğu bir dönemde bile kimsesiz çocuklara sıcak bir yuva kurma niyetini sürdürmesi, tarihe insanî bir not olarak düşmüştür.

Muhabir: Haber Merkezi - SK