GENÇLER…! NAMAZ İMANIN ALAMETİ, BEDENİN SELAMETİDİR.

Namaz, naslarla ve icma ile sabit olan en önemli bir İBADETTIİR. Buradaki müçtehitlerin icması, tahkimat kabilinden bir icma’dır. Ortak aklı esas alan bir icma’dır. Bu tür icmalar, İslâm dininin ve İslâm dünyasının, değişmez sabiteleridir. Bu tür icmaları inkar küfür sebebidir. Bu tür icmalar İslam’ın, kıyamete kadar değişmez ve değiştirilemez ana ilkelerini oluştururlar. Bu tür icmalar, üzerinde hiç bir ihtilaf yoktur. Bunlar, Müslümanların genel geçer temel ilkeleridir. Bunun için namazın farz olması hususunda hiçbir ihtilaf da bulunmamaktadır.

 Bundan dolayı namaz için dinin ana direği kavramı kullanılmıştır. Desene iki rekâtlık namaz dünyaya bedeldir. Ama namaz kılmak var, namaz kılmak var. Namaz kılan, Allah (cc) ile doğrudan ilişkiye geçmiştir. Namaz kılmakta amaç, Allah ile kul arasına canlı veya cansız herhangi bir ortak sokmamak demektir. Bunun için namaz, doğrudan Allah ile irtibata geçmektir. Desene gündüz ve geceler, namazın iklimidir.

Namaz, adeta her insanın günlük yaşamında manevi dünyasının benzini ve elektrik şarjı gibidir. Sabah gıdası misali alınan maddi ve manevi destek, sabah hem daha sağlam kahvaltı yapılır, hem de daha uzun süre okunur. Öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazları da maddi ve manevi gıda merkezleridir.

Hayatta olduğu gibi namazda da ikişerlilik kanunu vardır. Namazda bir şekil yani fizik, bir de öz vardır. Namazda okunan ayetlerin manaları, vicdanlarımızı yıkar. Desene yıkadıktan sonra da durulamak gerekir. Yoksa kulluk projemiz, ruhsuz ceset gibi ölüdür. Bunun için tüm ibadetlerde şekil ve mana ilişkisi önemli bir konudur.

Namaz sadece belli lafızların tekrarından ibaret değildir. Namazdaki saf düzeni, hak ve hukuk önünde eşitliğin pratik göstergesidir. Namaz, mana ve lafızların bir bütünüdür. Namazda, manasız kelimeler tekrarlatılmaz. Anlamı olmayan namazlar, hareketin ötesinde çoğu kez bireye ve topluma fayda vermeyebilir. Namazda, insanları toplum içerisinde her türlü kötülükten ve hukuksuzluktan alıkoyma vaadi vardır. Desene namaz kılan, ne arzu ve isteklerine yenik düşer, ne de hukuksuz bir işlem yapar.

 Ancak bugün portakalın kabuğunu yiyip de portakal yedim denilmediği gibi manadan uzak lafızların sürekli tekrarı da ibadet projesinin amacından sapılmış gibidir. Bunun için namazla ilgili, toplumda, gençlere yönelik çok ciddi projelere ihtiyaç bulunmaktadır. Öyle ki Allah (cc) ile kullar arasında ciddi bir rabıtanın kurulması gerekmektedir.

 Madde ile mana, beden ile ruh takviye edilmelidir. Çünkü namaz, makamı ilahide buluşma anıdır. Namaz, hak divana varış zamanıdır. Sevenlerin kavuşma anıdır. Dertlerin rahmana sunuş anıdır. Namaz, kulunu makamında kabul anıdır. Kul olmanın aczini sunum anıdır. Namaz, belli ki Allah’a miraç anıdır. Manevi şarjın dolum vaktidir. Desene şarjsız telefon hiç çalışır mı? Ağlamayan kalbe, hiç kalp denir mi? Allah demeyen kalp hiç uyanır mı?

Hukuk devleti nedir? Yönetimde liyakat nedir? Hukuk devleti nedir? Yönetimde liyakat nedir?

Namaz kılmak bir özgürlüktür. Kıble adeta artı bir kutup gibidir. Müminler ise eksi bir kutup gibidir. Desene namazda Kâbe bizi kendi yönüne döndürüyor. Ama Kâbe tahta cisimleri hiç çeker mi bilemiyorum? Namazda bütün yürekler ve bedenler kıbleye yönelir. Desene Kâbe’de kıble arayanların vay haline!  Namazda bütün alınlar, secdeye kapanır. Sadece bedeni değil, yürek de (niyet) Kâbe’ye çevrilir.

 Yüzünde secde izleri görülen gençler. Seccadesiyle gezen yiğitler. Derdine derman arayan gençler. Manevi dünyasını sulayan gençler. Haydin namaza, haydin kurtuluşa.

 Gençler…! O güzel alnınızı Allah için secdeye kapanarak imanınızın tasdikini yapmak, imanınıza adeta imzanızı atmak, her insana layık olmaz bilesiniz. Saygılarımla. Prof Dr Hadi Sağlam