& Desene insanlar yaşarken doğalarına ihanet ettiler.
& Kendini ve başkalarını yaralayabiliyorlar.
& Seni yaralayanı sen de mi yaralayacaksın.
& Desene kısas yapacaksın öyle mi?
& Yaralayan mutlaka yaralanacaktır bilesiniz.
& Öyle ki ya bu dünyada ya da kefen giyende.
& Bırak seni yaralayan, sende dirilsin.
& Tabi ki doğasını hatırlayana kadar.
& Kim bilir. Kim anlar. Belki bürgün.
& Yaralanan insanlar, başkalarını da yaralarlar.
& Güya yaralarının acısını alırlar.
& Her yara aldığımızda başkasını yaralarsak, gezegenimiz yaşanmaz olur bilesiniz.
& Desene kötülüğe karşı kötülük, her kişinin karıdır.
& Kötülüğe karşı iyilik er kişinin karıdır.
& Buyurun! Er kişi niyetine. Er kişi niyetine! Heyhat!
& Ruhların selameti yolunda cihat eden Müslümanların sermayesi, karşısındakilere asla sövmek veya yermek gibi kirli dil kullanmamalıdır.
& Böyle kirli dil ve kirli vicdanlara hiçbir rahmet yağmaz.
& İslam'a en büyük zararı bu kirli dili kullananlar verirler.
& Müslüman insanların yaralarını saracağı yerde onlara yeni yaralar açarlar.
& Müslüman merhametli vicdanıyla sevgi dilini kullanmalı ve her dertlinin yanında olmalıdır.
& Gençliğe aşkın bir ideal gösterip ümit ve iman aşkıyla onları mutluluğa çağırmalıdır.
& Ya Rasulellah ! Sen gittin gideli kışta kaldık üşüyoruz.
& İnsanlar bakışlarını uzaklara çevirmişler.
& Uzaklardan cevap gelmeyince kendileri tevazu gösterip uzaklara gidiyorlar.
& Bugün sadece memleketim değil bütün insanlık ağlıyor.
& Kimi maddi, kimi manevi yaradan.
& Kimi çaresiz, kimi bin bir beladan.
& Sevdiğimiz insanlara bile sözümüz geçmiyorsa sevginin de bağışı yapılır mi demeyin.
& Her gün bir önceki günü arzulayan duyguların depremi tsunami yaratmışa benziyor.
& Desene musibet dalgaları kıyılarımızı dövdükçe dövüyor.
& Çaresiz mustazafların dertlerine derman bulmak söyle dursun yaraları hep kanıyor.
& Hani diyor ya Zübeyir bin Avvam toplum yaralarımızı mı gördü.
& Kim duydu..! Kim bildi..! Kim anladı..!
& Belki bir gün...! Heyhat...!
& Nöro ekonomistler insanların duygularını araştırmışlar.
& Sosyal ortam arkadaşları, şükretmek, inanca sarılmak, tatlı müzik, güzel doğa gibi pek çok mutluluk duygularının pazarına varmışlar.
& Bu pazardan ürün satın almakla dertlerine derman bulmuşlar.
& Öyle ki sevdiğine sıkıca sarılmanın bile, beynin mutluluk hormonunu daha fazla salgıladığını görmüşler.
& Desene şükretmek, inanmak, doğayı temaşa etmek oksıtosıon hormonu salgılatıyor.
& Bir hastanın sevdiği bedene sarılması, doğayı dinlemesi, sevdiği müzik ve arkadaşınla olmak oksıtosıon hormonunu artırır ve iyileşmesine imkan tanıyor.
& Desene ilgi bir enerji akımıdır.
& Bir şeye ilgi ve sevgi duymak onu besler, şarjını artırır.
& Çünkü bu hormonun salgılanması demek, bilim adamlarınca bağışıklık sistemini onardığı, acı ve ağrıyı unutturduğu, kan basıncını dengelediği, stresi azalttığını söylerler.
& Bu hormon, hem ruhunda ve zihninde hem de davranışlarda kaliteyi artırır.
& Desene insan yaralarını sararak, onları iyileştirmeli, daha sonra zihninde bu yaraları unutarak, zekasını geliştirip beynini güncellemelidir.
& Ne olur! Uzat bana CANSUYUMU! Saygılarımla.
Prof Dr Hadi SAĞLAM