İşini dikkatli ve düzgün yapan güvenilir insanlar her zaman baş tâcıdır ve konunun dışındadır.

İşini dikkatli ve düzgün yapan güvenilir insanlar her zaman baş tâcıdır ve konunun dışındadır.

Haberleri izliyoruz:

İnsanlara, “sığır eti” diyerek at, eşek, domuz.. eti yedirenler;

Son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin tarihlerini değiştirerek satanlar;

Benzine, mazota hile-hurda katanlar;

Çürük çarık sebze-meyveyi el çabukluğu ve göz boyama ile poşete boca edip yüksek fiyatla millete satanlar;

Yabancı sermayenin artmasını fırsat bilerek üreticiden üç kuruşa aldığı malı beş liraya insanlara satarak hem üreticiyi, hem de tüketiciyi kazıklayanlar;

“Peynirli, zeytinli, kaşarlı, ballı, yağlı” diye poğaça-kek-açma vb. gıda ürünlerine bahsettikleri lezzetleri sadece ‘koklatarak’ üretenler;

Baklavaya fıstık diye bezelye katanlar;

Millete kahve diye nohut unu satanlar;

Yolcuyu adresine dolaştırarak götürenler;

Evini-aracını satarken olmayan özellikler ekleyerek ballandıra ballandıra ve abartarak yüksek fiyata satanlar;

“Seri sonu”, “elde kalan tek ürün”, “her şey yarı fiyatına”, “aldın aldın, almadıysan haftaya zamlanacak”, “zararına satıyorum, daha aşağısı kurtarmaz”, “aynısından ben de kullanıyorum” yalanlarıyla ürünlerini satma taktiklerini kullananlar…

Ve daha nice misaller…

Hani bizler güvenilir insanlar olacaktık?

Hani “bizi aldatan bizden değildi?”

“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişi elde ettiği kazancın helalde mi, yoksa haramdan mı geldiğini hiç önemsemeyecek!” (Hadis)

Vâh başımıza gelenlere, vâh içine düştüğümüz hâllere…

“Ölçü ve tartıya hîle karıştıranların vay hâline!

Onlar, insanlardan bir şey ölçerek aldıkları zaman tastamam alırlar.

Fakat kendileri başkalarına bir şey satarken, eksik ölçüp tartarlar.”{Mutaffifîn; 83/1-3}

Şeref İŞLEYEN

07.06.2024 - Cuma