& İnsanlar sığınacak bir liman, korunacak bir çınar ararlar.

& Anlaşılan kainatta bir şeylerin savaşı başlamıştır.

& Bu fırtına bir şeylerin savaşının sesidir, çığlığıdır.

& Savaşmak, zıtların çarpışmasından alınan bir yoldur.

& Rüzgarın esintisi ne kadar şiddetli olursa o kadar şiddetli bir savaş başlamış demektir.

& Kainattaki bu savaşla anlaşılan toprağın derinliklerinde birikmiş gazlar harekete geçecektir.

& Gök gürültüsü, şimşekler çakıp zifiri bulutlardan indirilen yağmurlar seller olup nice bentler yıkacaktır.

& Toprak karnındaki ağırlıkları heyecandan dışarıya atacaktır.

& Desene meydan muharebesi başlamıştır.

& Sistem işlemektedir.

& Sonunda ya rahmet doğar, kainata yağmur gibi yağar ya da seller gibi coştukça insanları boğar.

& Veyahut ta deprem ve şimşek ve hortum gibi var olanı da yıkar kökünden söküp de atar.

& Desene bu fırtına ya rahmettir ya da zahmettir.

&Dikkat! Kainatın kanunudur bu; böyle bir yasal kuvvet ve güç sahibinin fırtına öncesi sessizlik.

& Desene zaman 'sakin olan ya Uhud' deme zamanıdır.

&Ama ses o ses ola, kanun şer gibi görünse de belki o gün alemlere rahmet vaktidir.

& Önce ruhi deprem, sonra maddi deprem yaşadık.

& Şimdi de canlı kalmanın yollarını arıyoruz.

&Desene çağdaş putçuluk ve taassupçuluk yaktı bizi.

& Bugün beyinler, şartlandırılmış ve koşullandırılmış adeta istila edilmiştir.

& İstila edilen, fay hatları kırılan beyinlerin, özgür düşünmesi beklenemez, sarsıntıya mukavemet gösteremezler.

& Bugün dünyada maddi ve manevi bilgiye kapalı ideolojik ve siyasi beyin yapıları oluşturulmuştur.

KENDİ DÜŞÜNCESİNİ MUTLAK DOĞRU GÖRMEK İNSANLIK İÇİN BÜYÜK ZÜLÜM

& Kendi düşüncesini mutlak doğru gören, yanılma ihtimalini hiç aklına getirmeyen şartlandırılmış beyinler üretilmiştir.

& Bu insanoğluna ve insanlığa yapılan en büyük hakaret ve zülümdür.

& Bu insan doğasına ve vahyin mesajlarına bir isyandır.

& Tek tip insan yetiştirmek insan yasasına kurşun sıkmaktır.

& İnsanoğlunun istidat ve kabiliyetlerine vurulan bir zincirdir.

& İnsanlık bahçemizi susuz bırakıp perişan etmektir.

& Öyle ki bugün yazılan yazılar bile kendi zihin dünyasına uygun değilse yere vuruluyor, uygun ise alkış tutuluyor ve övülüyor.

& Kendi zihin dünyasına uygun olan sözü dinliyor, başka söze kulak vermiyor.

& Kendi ideolojisi ve akıl çapına uygun yazıları yayına veriyor.

& Kendi doğrularının dışına çıkamıyor ve karşısındakini kötü ve iğrenç görüyor.

& Kendini mutlak doğru ve yanılma ihtimali hiç olmadığına inanıyor, diğerlerinin ise mutlak yanlış olduğuna inanıyor.

& Sonuçta bugün insanoğlu kendi akıl çapının dışındaki bilgilere zihnini kapatmış ve çağdaş putçuluğa demir atmıştır.

& Başkasının düşüncesinin doğruluk payının olabileceğini düşünmeden reddeden bu skolastik beyin yapısı, kendisinin doğruda olduğunu iddia etse de doğruyu asla yakalayamayacaktır.

&Bugün karşılıklı konuşmayı ve iletişim kurmayı beceremeyen kişilik yapısı oluşturulmuştur.

& İnsan, neden, niçin, nasıl sorusunu kendi zihnine soramayacak kadar köleleştirilmiştir.

& Bilgiye kapalı bu zihnin dünyası, zaten modern ve çağdaş putçuluk ve taassupçuluk çeşmesinden abdest alıp seccade de sermiştir. HEYHAT!

& Sonuçta hırsızlığın boyutu değiştirilmiş, adalet ve ahlaka çelme takılmış ve kadere de selam verilmiştir.

TAASSUP HAKİKATI GÖREMEYE ENGELDİR

& Desene şekli müslim, ruhu kafir bir insan tipi üretilmiştir.

&Binanaleyh ruh dünyamızın da maddi dünyamızın da fay hatları kırılmıştır.

& Başkasını günahıyla alay eden, kendini dinin sahibi gören, sevgiyi değil, korkuyu hakim kılan kişilikler üretilmiştir.

& Müslümanlar tarafından çökertilen bir dinin feryatlarını duyuyoruz.

& Köle toplumların kaderi zaten sorgulamayan hep sürü şeklinde yaşamak olmuştur.

& Köpek leşinden burnunu tutanlar ile kemikleri ne kadar da güzeldir diyenleri görüyorum.

& Kendilerini çeşitli aidiyetlerle kandırıp avutanları görüyorum.

& Babamızı ve atamızı biz bu yolda gördük diyenleri görüyorum.

& Uydurulanlara inanan ve dinin önünde kütük olanları da görüyorum.

& Desene bugün insanoğlunun vicdanı ve ruhu adeta esir alınmıştır.

& Bakın işte bugün bedenimiz ruhumuzla arkadaşlık edemiz oldu.

& Desene ruhumuzu öldürdük, ölen ruh da hayattan zevk alamaz oldu.

& İslam'ın ebedi saadet ideali yerini, onu vasıta yapan bir dünya saltanatı aldı.

& Böyle bir dönemde sevenlerimizi yolda kaybettik.

& Sanal ve gerçek alan arasında adeta hibrit kaldık.

& Bugün adeta her birimizden ayrı adalar halinde yaşıyoruz.

& Evreni, insanı ve toprağı adeta köle sandık.

& Her birini zehirledik, istismar ettik.

& İnsan, insanın yurdudur derlerdi, biz kurdu yaptık.

& Allah'ın sözlerine kulak tıkayıp işitmedik, isyan ettik.

& Sahte aidiyetler üreterek tevhide değil, şirke kapı araladık.

& Menfaat dönüştüremediğimiz insanları, kolayca tükettik.

& Sonuçta yalnızlık salgın bir hastalık haline geldi.

& Ruh dünyamızda depremler yarattık.

& Umudu kırılan ölüler gibiyiz.

& Kefen giyip gezen deliler gibiyiz.

& Ruhumuzun depreminin yaralarını sararken bir de maddi deprem vurdukça vurdu.

& Artık şimdi de canlı kalmanın yollarını arıyoruz.

& Ama nice dertler gördüm derman çıktılar.

Saygılarımla.

Prof Dr Hadi SAĞLAM

Editör: Haber Merkezi