Sazın Teline Dokunmadan, Kalbin Teline Dokunulmaz. Zaman, sadece konuşma değil, duyguları konuşturma zamanıdır.

MÜZİK RUHUN DUASIDIR
1. Kalbin Susturulduğu Yerde Ruh Körleşir
Bugün ses var ama söz yok. Gürültü var ama anlam yok.
Sokaklarda yankılanan her şey bir uğultudan ibaret.
Oysa ses, kalbin yankısıdır. Kalbe dokunmayan ses, sadece kulakta çınlar, gönülde iz bırakmaz.
Eskiler derdi ki: “Söz kalpten çıkarsa kalbe ulaşır.”
Bizim sözlerimiz artık kalpten değil, ekrandan çıkıyor.
Bu yüzden sesimiz var ama ruhumuz sessiz.
İnsan ruhunun en derin katmanı sessizlikle değil, duyguya yüklenmiş sesle canlanır.
Bir kalp sustuğunda, bir toplum da sessizliğe mahkûm olur.
2. Duyguların Eceli Yoktur, Ama Katili Biziz
Ruhun açlığını bastırmak için kulaklarımızı tıka tıka kalplerimizi sağır ettik.
Duyguların eceli yoktur, fakat katili çoktur.
O katiller; korkularımız, ön yargılarımız, duygusuz eğitim sistemimiz ve inancın estetik boyutunu unutan zihinlerimizdir.
Bugün müziğe “haram”, sanata “lüzumsuz”, duygulara “gereksiz” diyen bir sessizlik hâkim.
Oysa bir toplumun duyguları ölürse, orada adalet, estetik ve iman da solar.
Müziği öldürmek, insanın kendi yankısını boğmasıdır.
3. Müzik, İnsanın Allah’a Dönük Nefesidir
Müzik ruhun gıdasıdır derler; ama biz ruhumuzu aç bıraktık.
Ne bir ninniyle çocuklarımızı uyuttuk, ne bir ilahiyle yüreğimizi arındırdık.
Oysa müzik, insanın Allah’a dönük nefesidir.
Kur’an’ın sesinde de, ezanın çağrısında da, mehterin yürüyüşünde de aynı ruh vardır: İnsanı Yaratan’a yaklaştıran ses.
Müzik, maddeyi manaya, kelimeyi kalbe, insanı secdeye taşır.
Ruh, Allah’tan üflendi; ses de o üflemenin yankısıdır.
4. Mehter: Ölümle Yaşamı Kardeş Kılan Ses
Bir milletin yürüyüşünü belirleyen şey, kalbin ritmidir.
Bizim ritmimiz, asırlardır mehterin tok adımlarıyla atar.
O ses, ölümü korkulacak değil, anlam kazanacak bir eşiğe dönüştürür.
Her vuruş bir iman nefesidir; her tempo, Allah’a yürüyen bir yürek atışıdır.
Mehter, sadece bir marş değildir — varoluşun duasıdır.
Desene mehter, duyguların cihadıdır.
Bir milletin sesi sustuğunda, onun ruhu da ölmeye başlar; ama mehter yürüdükçe tarih dirilir
5. Gençliğin Kalbine Dokunamayan Ses, Yankısız Kalır.
Bugünün gençleri, bizim şarkılarımızı dinlemiyor.
Çünkü biz onlara duymayı değil, sadece dinlemeyi öğrettik.
Ritmi öğrettik ama anlamı unuttuk.
Sesimizi yükselttik ama kalbimizi susturduk.
Gençliğin duygu nöronlarına dokunamadık; onların iç melodisini duymadık.
Oysa her genç, bir milletin yeni ezgisidir.
O ezgiyi duymayan toplum, kendi geleceğini işitmez.
Gençler müzikle büyür, duyguyla yoğrulur, inançla olgunlaşır.
Duygusuz bir gençlik, sessiz bir medeniyetin habercisidir.
6. Âşık Olmadan Ses Çıkmaz, Dert Çekmeden Melodi Doğmaz, Eğitimi terbiye edemedik; sesi de edemedik.
Çünkü kalpten geçmeyen hiçbir ses, ruhu titretemez.
Âşık olmadan ses çıkmaz, dert çekmeden melodi doğmaz.
Her hakiki müzik, bir kalp yarasından doğar.
Dertli gönül, sazla konuşur; aşık olan, susarak anlatır.
Biz, sesi sadece notalarda aradık ama derdi unuttuk.
Oysa aşkın acısı, sesin ham maddesidir.
Dert yoksa melodi de yoktur, melodi yoksa insanın içinden Allah’a uzanan köprü de kopuktur.
7. Helal Bir Ses, Haram Bir Sessizlikten Daha Dirilticidir.
Bir dönem duygular sazla, kemençeyle, tulumla dile geldi; bir dönem susturuldu, günah sayıldı.
Ama hakikat susmaz, sadece yön değiştirir.
Dokun sazın teline, söylet kalbin derinlerine.
Zira helal bir ses, haram bir sessizlikten daha dirilticidir.
Müzik, imanla buluştuğunda zikre dönüşür.
İlahi aşk, meşru sözle birleştiğinde ibadet olur.
Suskun kalplerin dirilişi, sözle değil, sesle olur.
8. Sesle Tedavi Et Ruhunu, Zira Dua da Bir Melodidir
Hastalar, yaralılar, sesle tedavi bekler.
Sesin tınısında şifa, sözün ezgisinde umut vardır.
Kur’an tilaveti, bir zikir değil midir?
Ezan, bir çağrıdan öte, kalbin titreşimidir.
Ruhun ağrılarını susturmanın yolu, sesle dua etmektir.
Ses, varlığın en kadim dilidir.
Yürekten çıkan bir ilahi, en keskin ilacın tedavi edemediğini iyileştirir.
Çünkü Allah, insana önce sesiyle can verir, sonra o sesle imanı yankılatır.
9. Sazın Teline Dokunmadan, Kalbin Teline Dokunulmaz. Zaman, sadece konuşma değil, duyguları konuşturma zamanıdır.
Zaman, sazı değil, özümüzü akort etme zamanıdır.
Dokun sazın teline, söylet kalbin özüne.
Çünkü ses, Allah’ın insana üflediği ruhtur.
Ve o ruhun yankısı, insanlığın en kadim duasıdır.
Bir toplumun sesi sustuğunda, sadece kulak değil, vicdan da sağır olur.
Bu çağın en büyük eksikliği, konuşan çok ama hisseden az oluşudur.
Desene, asıl devrim: yüreğin sesini yeniden işitmek.
Duyguların eceli yoktur, fakat katili çoktur.
Onları yaşatmak, insanı yeniden diriltmektir.
Her insanın içinde gizli bir ezgi, her toplumun içinde yankılanan bir dua vardır.
Ve o dua, ancak duygular yaşarsa duyulur.
Desene: Zaman, duyguların teline dokunma zamanıdır.