Bir insanın emeğini çalmak, ruhunu öldürmektir. Sömürü, insanın insana hükmetme arzusunun kirli adıdır. Bazen ekonomiyle, bazen siyasetle, bazen de din kisvesiyle gizlenir.
LANETLENMİŞ BİR GELİR: SÖMÜRÜ VE RİBA
Yalanla beslenen toplumlar, haramla büyür ama adaletle yıkılır.
سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّالُونَ لِلسُّحْتِ(“Yalan dinleyen, haram yiyen kimseler…” — Mâide, 5/42)
1. Yalanın ve Haramın Hüküm Sürdüğü Çağ
Doğruyu susturmak, en büyük yalanı söylemektir.Bugün insanlık yalanla inşa edilen, haramla ayakta kalmaya çalışan bir düzenin içinde yaşıyor.Doğru sözün itibarı azaldı, hakikatin bedeli ağırlaştı. Bilim ve bilginin değeri yerlerde sürünüyor. Fakat hakikat hiçbir çağda tamamen yok edilememiştir. Çünkü hakikat bastırıldıkça daha güçlü doğar. İslam insanın özgürlük bilincini, birey olma sorumluluğunu yüceltmişti. Ne yazık ki biz bu bilinci kaybettik. Herkesin bir dünya olduğu, kimsenin kimsenin kulu olmadığı bir medeniyet ideali, yerini çıkar, korku ve sessizliğe bıraktı. Adaletin sesi susunca yalan konuşmaya başladı; yalan konuşmaya başlayınca da toplumun omurgası kırıldı.
2. Sömürü, İnsanın İnsana Zulmüdür
Bir insanın emeğini çalmak, ruhunu öldürmektir.
Sömürü, insanın insana hükmetme arzusunun kirli adıdır. Bazen ekonomiyle, bazen siyasetle, bazen de din kisvesiyle gizlenir. Ama özü hep aynıdır: güçlü olanın haklı görünmesi, adaletin yerine çıkarın geçmesidir. Bugün iki tür sömürü vardır: dış sömürü ve iç sömürü. Dış sömürü emperyalizmin silahıdır, iç sömürü ise toplumun kendi bağrına sapladığı hançerdir. Biri dıştan yağmalarken diğeri içeriden çürütür. Sömürü sadece alın terini değil, vicdanı da tüketir
3. Batının Refahı, Doğunun Enkazı
Birinin refahı diğerinin açlığıyla mümkünse, orada medeniyet değil kölelik vardır. Batı medeniyeti refahını mazlumların emeği üzerine kurdu. Sömürgecilik sadece toprağın değil, insanın ve ruhun işgalidir. Bugün “medeniyet” dedikleri şey; Afrika’nın açlığı, Asya’nın yorgunluğu, Doğu’nun sessiz çığlığıdır. Batı artık madenleri değil, zihinleri sömürüyor. Eskiden gemilerle taşınan mallar, şimdi verilerle taşınıyor. Bilgi çağının sömürüsü en tehlikeli olanıdır; çünkü görünmezdir. İnsanın aklını ikna, kalbini işgal eder. Bu yeni sömürü biçiminde zincirler bile dijitaldir.
4. İç Sömürü: Kendini Yiyen Toplumlar
Bir toplum kendi insanını sömürmeye başladığında, kendi geleceğini mezara koyar. İç sömürü, bir toplumun kendi kendini kemirmesidir. Dış sömürgeciler yabancıyı sömürür, iç sömürgeciler kendi halkını. Bu da bir vücudun kendi hücrelerini yemesi gibidir; yani kanserdir. Bugünün iç sömürüsü faiz, enflasyon, haksız kazanç ve siyasi ranttır. Bir toplumda fiyatlar yükselirken vicdanlar susuyorsa, orada enflasyon sadece pazarda değil, ahlakta yaşanıyor demektir. Halkın emeğiyle geçinenler halkın sırtına yük olmuştur. Devletin kaynakları halka hizmet yerine menfaat dağıtımına dönüştürülmüştür. Kur’an’ın ifadesiyle: “Onlar yalan dinler, haram yerler.” (Mâide, 5/42) Bugün de yalan, faiz, manipülasyon ve yolsuzluk, iç sömürünün en yaygın biçimleridir.
5. Siyaset, Ganimete Dönüştüğünde
Siyaset ahlaktan koptuğunda, iktidar ganimet, millet ise ganimettir. Siyaset hizmet makamı olmaktan çıkıp bir çıkar kapısına dönüştüğünde, toplumda sömürü sistemleşir. Usulsüzlük meşrulaştığında ahlak iflas eder. Bugün siyaset güçle özdeşleşmiştir. Güç kutsallaştırıldığında hakikat kirlenir. Siyaset ganimet olursa devlet şirketleşir. Makamlar liyakatle değil, sadakatle dağıtılır. Her koltuk bir menfaat kapısı haline gelir. Siyasi sömürü toplumu adaletten koparır, bireyi çıkarın kölesi yapar. Böyle toplumlarda iktidar bir hak değil, ganimet olarak görülür.
6. Dini Sömürü, Allah İle Aldatmaktır
Allah’la aldatan hem dini hem insanı istismar eder. Sömürünün en iğrenç biçimi din üzerinden kazanç sağlamaktır. Peygamber (s.a.v.) “Dini dünya için kullanan, iğrenç bir kazanç sahibidir.” buyurur. Allah kendisine ulaşmak için aracılığı reddetmiş, dinde simsarlığa izin vermemiştir. Ne yazık ki bugün dinin özünü değil, kabuğunu taşıyan bir anlayış yayılmıştır. Bazıları “imanı” değil, “etiketi” taşımaktadır. Kur’an okunur ama anlaşılmaz, ibadet yapılır ama ruhsuzdur. Dini makam geçim kapısına dönüşmüştür. Kur’an’ın “Dinde aracılık yoktur.” (Bakara, 2/48) emri unutulmuştur. Oysa namazda ellerini kaldıran bir mümin doğrudan Allah’a bağlanır. Aracı koyan, aslında Allah’ı değil, menfaatini ilahlaştırır.
7. Kutsalı Pazara Çıkaranlar
Kutsalın ticarete karıştığı yerde, iman etikete dönüşür.“ Allah’ın ayetlerini az bir bedelle satanlar” (Bakara, 2/79) sadece geçmişte yaşamamıştır; bugünün dünyasında da vardır. Vaazlar ihlasla değil, alkışla yapılır; hizmetler Allah için değil, şöhret için yapılır. Dini istismar edenler sadece insanı değil, imanı da sömürür. Kutsal ticarete karışırsa din esnafı zenginleşir ama toplum iflas eder.
8. Manevi Sermaye Tükeniyor
Ruh iflas ettiğinde, ekonomi de çöker. Bugün yaşanan kriz ekonomik değil, ahlakî bir krizdir. Rüşvet, haksız kazanç, yalan, gösteriş, liyakatsizlik... Bunlar birer vicdan erozyonunun göstergesidir. Manevî sermayesini kaybeden toplum, bütün sermayelerini kaybeder. Para sadakati satın alabilir ama güveni inşa edemez. Bir millet “vicdan enflasyonu” yaşadığında ekonomik enflasyon kaçınılmaz olur. Sömürü yalnız cebi değil, kalbi de boşaltır. Halkın ahlakı bozulursa, devletin ekonomisi çöker.
9. Çözüm Vicdanı Diriltmektir
Vicdanı ölen toplumda, adaletin dili susar. Kanunlar ahlaksızlığın yerini dolduramaz. Hiçbir sistem adaletsizliği uzun süre taşıyamaz. Toplum siyaseti rant, dini ticaret, eğitimi gösteriş haline getirdikçe adalet yalnızca metinlerde kalır. Oysa İslam adaleti hayatın merkezine koymuştur. Adalet sömürünün panzehiridir. Ehl-i sünnetin ortak akıl ilkesi bugün yeniden inşa edilmelidir. Çünkü kurtuluş bireysel değil, ortak akılla mümkündür. Sömürüye karşı durmak sadece ekonomik değil, imani bir sorumluluktur.
10. Sömürü Ahlakın Çürümesidir
Ahlakın çürüdüğü yerde, toplum kokmadan çürür.Sömürü sadece cebin kirlenmesi değil, kalbin kararmasıdır. Bir millet sömürüyü normalleştirdiği anda ahlakını gömmüştür. Yalanın ekonomisi büyürken vicdanın borsası çöker. Allah’ın sevgisi adaletle kazanılır, zulümle değil. Kur’an buyurur: “Hükmedersen adaletle hükmet; çünkü Allah adaletle hükmedenleri sever.” (Mâide, 5/42) Bu ayet çağımızın en büyük uyarısıdır. Sömürü en iğrenç kazançtır; çünkü başkasının emeğiyle beslenen, kendi insanlığını aç bırakandır.